Sırf en sevdiklerim, tam da onlara tahammül edemediğim anlarda kendi mutsuzluklarıyla yüzleşmesinler diye ne çok yalan söylemem ya da çenemi tutmam gerekmişti. Duyduğum nefretin sonsuza dek sürmesini dilediğimde tiksinti onu yumuşatıyordu. Bir gıdım sevgi ile kendime yönelttiğim onca suçlamanın arasında yeni bir nefreti buyur ediyordum. İş başkalarını sakınmaya geldi mi sağduyum her zaman yetmişti. Kendi mutsuzluğum söz konusu olduğundaysa asla…
2009 ylılı Nobel Edebiyat ödülü sahibi Herta Müller 'in kitaplarını okumak gerçekten güçtür. Yazarın kendine has , tamamen farklı bir yazım uslubu var. Olayları anlatırken sizi zaman ve yer olarak bir gezintiye çıkarıyor. Geçişler ani olduğu için okumaya alışmak ve anlamak biraz zaman alıyor. Bu durum da, gerçekten okuyucuyu yoruyor. Ama
Genelde kitapları almadan önce derin bir araştırma yaparım ama isim olarak sürekli duyduğum bu kitap ile ilgili kafamda o kadar yanlış bir portre çizmişim ki şaşıyorum kendime. Bu yanlışlık sadece kitabın konusu ile de sınırlı kalmıyor çünkü yazarı da Rumen değil de Alman zannediyordum. Gerçi bu çok da büyük bir yanlış anlaşılma sayılmasa gerek
Ne olursa olsun gözüne uyku girmeyeceğini bilen kişi için koyu karanlık odada açık renkli bir şeyler düşünmek, gözleri boş yere kapatmaktan daha kolaydır.