Oysa şu tükenmez kalemin mürekkebinde ne sırlar yatıyormuş öyle değil mi? İkimizin arasında köprü olan o tükenmez kalem sana yüreğimi açarken zihnim bulanık bir kuyu gibi. Ötelerden damlayan vahşet seslerini resimleyebilseydimkeşke. Keşke çizebilseydim bütün açıları insanların vurdumduymaz yüreklerine...
"Keşke yağmur yağsaydı, belki hava rahatlardı. Belki ben de rahatlardım... Tek istediğim öylece durmak sokağı dinlemekti. Gecenin seslerine karışmak, gecenin kendisi olmaktı."
“Hesse’nin yazdığı Demian adlı kitapta şöyle diyor: Sonsuza dek süren hiçbir hayal yoktur. Herhangi bir hayalin yerini yeni bir hayal alır. O yüzden hiçbir hayale saplantı yapılmamalıdır."
Yavaşça kalkıp, "Keşke öyle bir hayat yaşamama izin verilseydi" dedi Minjun.”
Hz. Ömer'in kader anlayışını Kur'an inşa etmişti: Buhâri ve Müslim Sahihlerinde şöyle bir olay naklederler. Halife Hz. Ömer, Şam'ın fethini kutlamak ve İslam ordularını denetlemek için yola çıkar. Öğrenir ki ordugâhta veba salgını vardır. Hz. Ömer beraberindeki insanlara seslenerek, "Ben hayvanımın üstünde sabahlayacağım, siz de öyle yapın" der. Ordu komutanı Ebu Ubeyde b. Cerrah, eski tasavvurun tortusuyla; "Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" diye sorar. Hz. Ömer, "Keşke bu sözü senden başkası söyleseydi!" diyerek, bu büyük sahabiye böyle bir yaklaşımı yakıştıramadığını ifade eder. Ardından bu düşüncesini reddeden ve kader mesele sine nasıl bakılması gerektiğini öğreten bir cevap verir. "Evet, Allah'ın kaderinden, yine Allah'ın kaderine kaçıyorum."