Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
John Steinbeck'in nobel konuşması: "Yazar, ilerleme gayesiyle, ızdırap veren başarısızlıklarımızı ve hatalarımızı bizlere göstermekle; karanlık ve tehlikeli düşlerimizi deşip gün yüzüne çıkartmakla yükümlüdür. Dahası, yazar; insanlığın kalbinin ve ruhunun tescilli yüceliğini, yenilgilere siper ettiği göğsünü, cesaretini, şefkatini ve
Kanatlar ve Küller Sarayı
herkese merhaba, sevdiğim bir seri olan dikenler ve güller sarayı serisinin üçüncü kitabı olan kanatlar ve küller sarayını elimden geldiğince incelemeye çalışacağım. biraz uzun olacak sanırım anlatmak istediğim çok şey var çünkü.
incelemeyi yaparken serinin ve kitabın adı Türkçe çok uzun olduğu için ingilizce adındaki kısaltmaları kullanacağım;
2022 (Pars) yılında okuduğum 13.betik [Yelin ayının ilk betiği]
Murat Kaya Beşiroğlu'nun verdiği cesaretle Kaan Güler ile birlikte yazdığı hayran kurgu romanlarının bir kaç bölüm öyküsüyle temasına göre Kayıp Rıhtım aylık öykü seçkilerinde yer aldım. Kayıp Rıhtım'ın bir üyesi olmaktan gurur duyuyorum. Bu öykü seçkisi, 15 yıllık Kayıp Rıhtım'ın geç gelen öykü seçkisi oldu. Bu öykü seçkisinde dört
Ve bir serinin sonu daha... !ÇOK FAZLA SPOİLER!
Bu incelememde bütün serinin yorumunu yapacağım:
Genç elitler:
Her ne kadar dolu dolu gözükse de serinin diğer kitaplarını okuyunca ne kadar hafif bir kitap olduğunu anlıyorsunuz:) Serinin ilk kitabı olarak fantastik evrene gayet güzel bir giriş yapılmıştı zaten ilk kitap neredeyse yalnızca evreni ve karakterleri tanıtmakla geçiyordu..
Gül
700 syf.
10/10 puan verdi
Spoiler içerir!!!
Serinin en iyi kitabı 5 inci kitap bence heyecan hep bir doruktaydı bayıldım. Elide ve Lorcan çok tatlı bir ikili olmuş ben çok sevdim. Favori karakterim Manon sahneleri de çok güzeldi özellikle Manon Rüzgârın Satırı'nı Asterin yerine büyükannesine indirme sahnesini bayıldım. Ölmüyor o ayrı, Büyükannesinin hazır seni öldürcem gerçekleri söyleyim deyip söylediklerine şaşırdım. Manon'ın hem annesini hem babasını öldürmüş :( baba tarafından Crochan kanı taşıdığını öğreniyor son öldürdü Crochan cadısının aslında üvey kız kardeşi olduğunu öğreniyor. Kızı bilmeden akraba katili yapıyor birde bunları söylüyor Manon keşke öldürseydi pislik büyükannesini final kitabın da nasip olur inşallah. Kitabın sonlara doğru herkesin bir araya gelmesi güzeldi ama Maeve geldi ortalığı karıştırdı az pislik değil oda. Aelin sevdikleri için kendini feda etmesine üzüldüm. Bütün düşmanlarını yenmesi kolay olmayacak belli. Aelin keşke Chaol ile hiç beraber olmayıp direk Rowan ile beraber olsaydı. Chaol ile zaten ayrılma nedenleri çok saçmaydı uzun süre sevgili de olmadılar. Yazarın klasik her serisinde yaptığı baş rol kadın önce başka biriyle sevgili oluyor sonra başrol erkekle tanışıp onunla devam ediyor bence hiç gerek yoktu buna sadece Rowan ile beraber olsaydı daha çok sevebilirdim ilişkilerini. Neyse bakalım diğer kitaplar da neler olacak. Seviyorum bu seriyi:))
Fareler ve İnsanlar
Sonu beni en çok etkileyen kitap oldu. Kitabı bitirdikten sonra izlediğim bir inceleme videosunda kitabın ismini Robert Burns'ün "Bir fareye" adlı şiirinden aldığını gördüm. 126 sayfalık kısa bir kitap olmasına rağmen çok anlamlı ve etkileyici.
George ve Lennie birbirine zıt olan iki yakın arkadaştır. George ufak tefek ama zeki, Lennie
Ve yine ikinci Dünya Savaşı'nı konu alan bir kitapla geldim . Bu savaşla ilgili ne zaman bir kitap okusam Hitler'e daha da sövüyorum. Bir psikopat yüzünden milyonlarca insan katlediliyor milyonlarca insan da sevdiklerini yurdunu kaybediyor.
Daha önce okuduğum kitaplar da Almanların işgal ettiği ülkelerde yaşananlar konu edinilmişti. Burdaysa Almanya da yaşayan Yahudilere yapılan katliamlar canilikler tüm gerçekliğiyle anlatılmış. Özellikle adını İlk defa duyduğum krematoryum beni dehşete düşürdü. Yahudiler önce gaz odalarında öldürülmüş daha sonra Krematoryumda da cesetleri yakılmış. Şuan bunları yazarken bile beni sarsıyorken insanların bunları yaşamış olması çok üzücü.
Üzüldüğüm ve sinirlendiğim bir noktada kitapta yapılan katliamı arkadaşlara anlatırken bizi duyan bir adamın Yahudi değil mi iyi olmuş ve keşke hepsini öldürseydi demesiydi. Savaş mağdurlarını dinlerine ve ırklarına göre ayırdığımız ve insanca yaklaşmadığımız sürece malesef dünya da savaşlar ,katliamlar ve vahşet bitmeyecek.
Kitabın en güzel yanı İsaac ve Cristine arasında ki o saf aşk ve aşkları için mücadelesiydi ve sonun her şeye rağmen güzel bir sonla bitmesiydi
Cemile - Duyşen Öğretmen
Ah Aytmatov yine bana “Ah!” dedirtmeyi başardın.
Bu baskıda Aragon’un dünyanın en güzel aşk hikayesi dediği Cemile ve başka bir öykü olan Duyşen Öğretmen birlikte yer almış.
Cemile’yi bir aldatma hikayesi olarak değerlendirenler de var ama ben Cemile’ye hak verdim. Evet evli, evet eşi askerde ama kadın bu. Kadın sevilmek ister ne olursa olsun sevildiğini bilmek, duymak, hissetmek ister. O da istedi. Kocanın ismi var cismi yok. Aynı zarfın içine karına da bir mektup yazamaz mıydın be adam, daha dört aylık evlisin dört! Hiç mi özlemedin, bir yolunu bulup da yolunu gözleyene iki satır yazamadın. Arkadaşın “Karına mektup yaz da götüreyim.” demese belki onu bile yazmayacaktın. Cemile de ne yapsın yalnız bir güzel kalbi sevdi ve onunla gitti. İyi de etti. Aytmatov kocasını savaşta öldürseydi bu aşk da herkesin gözünde temize çıkardı ama bu durum onun ilk eseri olmasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Bence Aytmatov bu acemiliğini Toprak Ana eserindeki Aliman gelinde telafi etmeye çalışmış gibi geldi.
Ben kitaptaki diğer eser olan Duyşen Öğretmenin hikayesini daha çok sevdim. Öğrencileri için elinden geleni fazlasıyla yapan bir Duyşen Öğretmen ve ona layık olmaya çalışan güzel kız Altınay. Ne yazık ki Altınay’ın başına gelenler içimi çok acıttı. Duyşen keşke daha önce kurtarabilseydi keşke ...
İkisi arasındaki sevgi öyle yarım öyle temiz öyle iç acıtıcı bir yerde kaldı ki vedalaşmaları içime dokundu. O kavaklar hep rüzgarla dans etsin istedim. Kısacık ama sıcacık bir hikayeydi. Çok sevdim. Okunmayı hak ediyor.
