‘.. dünyanın sunabileceği en derin deneyimlerden biri, bir bakıma, kırık bir kalptir.’
.
Maurice Hearne ve Charlie Redmond Algeciras Limanı’nda. Dillerini bilmedikleri bir ülkede, gördükleri zaman ne diyeceklerini bilmedikleri bir kızı bekliyorlar.
Tanca’dan gelen veya Tanca’ya gidecek olan bir kızı. Gözlerini dört açmışlar, insanların yüzlerine bakıyorlar. Beklemekle birlikte hatırlıyorlar, konuştukça zamanı deşiyorlar.
Kayıplarını bir bir ortaya koyuyorlar, kazandıkları şey var mı? Şu anda yanyana oluşları olabilir mi tek kazançları? Peki Maurice’ın Charlie’ye sorduğu gibi ‘Sence bu bekleyişin sonu gelecek mi?’
.
Tanca’ya Gece Feribotu’na başladığımda diyaloglardaki o alaycı tavır çok hoşuma gitti. Sayfalar ilerledikçe ve zaman atlamaları yaşandıkça kitaba bağlılığım arttı.
Diyaloglar yine vardı ama karakterlerin başlarına gelenleri öğrendikçe, her eylemin amacı-sonucu zihnimde derinleşti. Kevin Barry, karakterleri ve mekanları öyle anlatıyor ki sanki anlatılanların içine giriyorsunuz.
Hani hep diyoruz ya bizi biz yapan çok şey var, çocukluğumuzda tanık olduklarımız-karşımıza çıkan insanlar-uğraştığımız işler.. İşte bu kitapta da görüyoruz, iki adamın limana gelmeleri boşa değil, kızını bekleyenin endişesi boşa değil. Sürekli bir iletişim ve etkileşim içindeyiz.
Birine sadece kızmak yeterli değil onu dinlemedikçe..Hatta doğru da değil.
.
Oldukça farklı ve katmanlı bulduğum bir kitaptı Tanca’ya Gece Feribotu. Çok sevdim.
.
Begüm Kovulmaz çevirisi, Özer Yalçınkaya kapak tasarımıyla~
canlarım ciğerlerim demir druid günlükleri serisi hala devam ediyor gördüğünüz gibi . artık bu seriyi ne kadar beğendiğimi anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum. Çünkü bu seri 9 kitaplık ve bu 8. Kitap paylaşımı bu seriye yönelik. Daha önceki tüm paylaşımlarımda da öve öve bitiremedim yani. E artık alın da okuyun yahu. Bıkmadınız mı inat etmekten . mitoloji burda, vampirler-kurt adamlar-tanrılar-cadılar burda, aksiyon burda, aşk burda daha ne isterseniz hepsi burda. DRUIDÇİ GELDİ HAAAANIMMMM. Okuyun arkadaşlar cidden Harry Potter tadında bir seri. Tavsiye ediyorum. .
Percy Jackson serisi gibi başarılı olmayı hedefleyen ancak yanına bile yaklaşamayan bir seri başlangıcı olmuş. Kalan kitaplarını ben okumayı düşünmüyorum. Çok hızlı ilerleyen çünkü çok basit kurgusu olan bir kitap ve fantastik bir kitaba göre çok fazla hareketsiz. O geliyor bu geliyor sürekli konuşmalar, o kadar.. Belki devam kitaplarında daha hareketli daha merak uyandırıcı bir kurguyu yakalamayı başarmıştır. Şimdilik bu kitap için çerezlik diyebilirim.
Demir Druid Günlükleri’nin üçüncü kitabı da bir çırpıda bitti.
Bu kitap da diğer ikisi gibi hareket ve enerji doluydu. Heyecanlı olayların ardı arkası kesilmiyor. Her bölüm ayrı bir merak unsuru. 🤔
Bu kitapta beni üzen Leif ve Gunner’in başına gelenlerdi. Bir dahaki kitapta olmazlarsa üzüleceğim. Druid ise her zamanki gibi, harikaydı. Farklı olarak bu sefer daha gözü kara, daha korkusuz... Olaylara bir de Thor dahil olunca iyice okunası bir hal aldı tabii. 🤗
Hala okumadıysanız dokuz serilik bu kitaba mutlaka başlayın derim ben.
Vay canına Demir Druid Günlükleri serisi bitti. 9 kitap ve üzgünüm . Bu seriyi çok sevdim ben ya. Üstelik sonu çok fena bitiyor derken toparladı. Sanki yeni bir macera geliyor gibi. Keşke gelse.
.
Kıyamam Atticus dedikleri gibi canı çok yandı ya. :( Ama ama yine de iyi bağladı yazar sonu
.
Modern çağ ve mitolojinin harika birleşimi. Birçok mitolojik varlığı kullanan, dünya üzerinde sadece olimposlularin olmadığını gösteriyor ((:
.
Hayvanlarla kurulan bağ sayesinde konuşmaları gerçekten çok komikti. Ufak tefek tarihi hikayeler falan ve farklı mitolojik öğelerin hikayede olması bilgilendiriciydi. Çok sevdim. Ve tavsiye ediyorum.
Çok eğlenceli bir kitaptı 1 günde bitti espri ve hareket hiç eksik olmuyor geçmiş ve günümüz kültürünü birleştirmiş bir Druid Atticus O ‘Sullivan ı anlatıyor güzel fantastik eski mitlerlerden bahseden macera dolu bir kitap bence fantastik serilerden hoşlananlar beğenecektir seri 6 kitaptan oluşuyor oberona bayılacaksınız çok sevimli bir köpek keyifli okumalar