Değerlere uymada kanıksamış olduğumuz üç temel hata vardır. 1- Ortamına göre değerlere uyarız; İki-keyfimizin/moralimizin iyi olup olmamasına göre değerleri uyarız 3-Karşımızdaki kişiye göre değerlere uyarız Şimdi bu üç hatayı açıklamaya çalışalım. 1- Örneğin trafik polisinin yanında kırmızı ışıkta dururuz, polis yoksa aynı kırmızıda durmayız.
-Halimiz it hali ama keyfimiz paşa da yok, öyle mi cavuş?
Sayfa 117 - Everest
Reklam
Bizde futbol seyircisi için alışılagelmiş davranış şekli şudur: Eğer tuttuğunuz takım maçı kazanmışsa seviniriz,alkışlarız; kaybetmişse sinirleniriz, alkışlamayız. Oysa Koreliler, son Dünya Kupası maçında böyle davranmadılar.Üçüncülük maçında Koreliler Türk Milli Takımına yenilmişlerdi, üzgündüler. Ama yine de nezaketi elden bırakmadılar. Yenilen takımlarını ve bizim takımımızı alkışladılar.Üçüncülük maçında televizyonu maç biter bitmez açan bir Türk izleyici herhalde şöyle derdi: "Tuh, maçı biz kaybetmişiz, Koreliler kazanmış." Niçin böyle derdi?Çünkü Koreliler alkışlıyordu.Oysa Koreliler yenildikleri halde alkışlıyorlardı. Yenilmişlerdi, üzgündüler, buna rağmen alkışlıyorlardı.İşte, bunu belirtmeye çalışıyorum. Keyfimiz var veya yok, çevremizdekilere,karşımızdakilere saygılı davranabiliriz.Koreliler gibi.Dünya Kupasında üçüncülük maçını anlatan TRT spikeri,o güzel Türkçe'si ve her zamanki nezaketiyle şöyle diyordu: "Sevgili izleyiciler, inanmayacaksınız ama, maçınbitimine bir dakika var ve bir tek Koreli stadyumu terketmedi." Maç bitti, Koreliler yenildi.Spiker arkadaşımızın hayreti daha da arttı.Çünkü, bir tek Koreli bile stadyumu terketmemişti ve üstelik tüm izleyiciler her iki takımı birden alkışlıyorlardı.Ve dahası tribünlerde iki bayrak belirdi.Türk bayrağı daha büyüktü, Kore bayrağı daha ufak.(Buda ev sahibi nezaketi olsa gerek.)
İskit kralı İdanthyrsos, şu cevabı gönderdi: “İranlı, işte benim kanaatim: Beni hiç kimse ne korkutabilir, ne de önünden kaçmaya zorlayabilir; senden de kaçtığım yok: Şimdiye kadar yapmış olduğum şey, barış zamanında da her zaman yaptığım şeydir. Neden hemen savaşa girmiyorum, onu da sana açıklayayım: Bizim ne kentimiz var, ne de bir tek dikili ağacımız ki, elden gitmesin ya da yakılıp yıkılmasın diye korkup hemen savaşa girelim; ama siz eğer ille de savaşmak istiyorsanız, bizim atalarımızın mezarları var; onları bulun, onlara el kaldırın, o zaman görürsünüz mezarlarımız için dövüşüyor muyuz, dövüşmüyor muyuz. Ama daha önce –ve keyfimiz istemediği sürece– sizinle savaşmayacağız. Bu konu bu kadar. Efendilik konusuna gelince, ben yalnız iki efendi tanıyorum; atam Zeus ve Skythlerin kraliçesi Hestia. Ve bir de haraç olarak istediğin ekmek ve su yerine, sana layık olduğun şeyleri göndereceğim; mademki kendini benim efendim sayıyorsun, senin bu palavrana cevap olarak, ağla diyorum sana.” (Skyth dilinde atasözü hükmünde bir deyim.) 169 – Çavuş bu cevabı Dareios’a ulaştırmak üzere ayrıldı.
Sayfa 348 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
... dün akşam sergideydim merhabe a merhaba b merhaba c yâni hep buradayız yâni hep birarada yâni keyfimiz gıcır
Sayfa 108 - Bilgi Yayınevi - 15. Baskı - 2018Kitabı okudu
Kendi keyfimiz için birçoklarını, en sevdiklerimizi rahatsız etmeye hakkımız yok.
Reklam
101 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.