Cuma, 29 Kasım
Bütün gün bir duraklama halindeyim, hareket yok, düşünce yok, sekteye uğradım. Şehir berbat, epeyce endüstri, keyifsiz Türkler, sadece tek bir telefon kulübesi var. Bir de çok yoğun bir yalnızlık hissi.
Reklam
Bütün gün bir duraklama halindeyim, hareket yok, düşünce yok, sekteye uğradım. Şehir berbat, epeyce endüstri, keyifsiz Türkler, sadece tek bir telefon kulübesi var. Bir de çok yoğun bir yalnızlık hissi. Ufaklık şu anda battaniyesinin kenarını sıkıca tutmuş bir şekilde yatakta olmalı. Öğreniyorum ki filmim bugün Leopold'da gösteriliyor, adalete inanmıyorum.
Türkler İstanbul surlarına son taarruza geçtiklerinde, bir Rum keşişi, bu manastırda balık kızartıyormuş. Birdenbire, telâş içinde kalmış başka bir keşiş mutfağın kapısında görünüp bağırmış: "Şehir zaptedildi! Haydi canım sende! diye cevap vermiş öteki, böyle bir şeye balıkların tavadan fırlayıp çıktığını görürsem inanırım". Bunun üzerine, balıklar, sadece bir tarafları kızarmış olduğu için yarı siyah yarı kırmızı, canlı canlı sıçramışlar; balıkları huşu içinde tutup, buna inanılabilir, yakaladıkları suya koymuşlar, orada halâ yüzüyorlar. Keşiş gevezeliğini bitirince, yüzüme birkaç damla mukaddes su serpti, damlalar para olup avuçlarına düştü, sonra beni kapıya götürerek, oradan uzaklaşıncaya kadar arkamdan keyifsiz ve uykulu küçük gözleriyle baktı.
Sayfa 272 - TTKKitabı okuyor
Resim