Büyük İskender Dünya'nın hakimi olduğu gün, odasının kapılarını kapatır ve o ana kadar hiç ağlamadığı kadar ağlar. Dünya'nın hakimi adam, odada yalnız başınadır ve hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Sesini duyan komutanlar duruma inanamamışlar.
Ne olmuştu öyle? Büyük İskender'in ağladığını daha önce hiç kimse görmemişti. O büyük bir savaşçıydı ve onu ağlatabilecek bir olay olamazdı.
Çok büyük sıkıntılar çekmişti. Ölümden dönmüş, ölüm yanına kadar gelmiş; ama gözünden tek bir damla yaş gelmemişti o ana kadar. Umutsuz, çaresiz hiçbir anı olmamıştı. Ne olmuştu da Dünya'nın hakimi olduğu vakit böyle bir duruma düşmüştü.
Kapısını çaldılar, içeri girip sordular: "Ne oldu size böyle?"
Büyük İskender bir süre geçtikten sonra konuşmaya başlar: "Başardığım vakit, tam şu an bunun yenilgi olduğunu biliyorum. Şimdi görüyorum ki, Dünyayı ele geçirme saçmalığına giriştiğim anda neredeysem, şimdi de tam olarak oradayım ve bunu şimdi anladım; çünkü ele geçirecek başka yer kalmadı. Yoksa yoluma devam ederdim, daha öteleri de fethetmeye çıkardım. Şimdi ele geçirecek yer kalmadı, yapacak bir şey yok ve bir anda kendi üzerime düştüm."