Modernitenin kahramanları’nda ne kadar ahlaki ve tinsel canlılık kalmıştır? Denir ki, bir yol boyunca atlı iki İngiliz soylusu, üzerinde bir adamla dizginlerinden boşanmış halde koşmakta olan bir atla karşılaşmışlar, düşme tehlikesi içindeki adam, “Yardım edin!” diye bağırmış. îngilizlerden biri diğerine dönmüş, “Yüz gine bahse girerim ki düşecek,” demiş. “Tamam,” demiş diğeri. Bu­ nun üzerine atlarını mahmuzlayıp, koşmakta olan atın önünde engel olabilecek her şeyi kaldırarak bir an önce yol üzerindeki kapıyı açmak için dörtnala gitmeye başlamışlar. Aynı şekilde, böylesi kahramanca ve milyonerlere özgü can sıkıntımız olma­ masına karşın, bizim düşünceli ve duyarlı çağımız en azından bahse girecek denli içinde canlılık taşıyan bu tuhaf, eleştirel ve dünyevi insanlara benziyor.
Sayfa 17 - PinhanKitabı okudu
Hepimiz bir can sıkıntısı mıyız yani?
"Tanrıların canı sıkılmıştı, böylece insanı yarattılar. Adem'in canı sıkılıyordu çünkü yalnızdı Havva yaratıldı....daha sonra Adem ile Havva'nın canı birlikte canı sıkıldı; daha sonra Adem, Havva, Habil ve Kabil ailece sıkıldılar; daha sonra dünyanın nüfusu çoğaldı ve insanlar kitlece sıkılmaya başladı...."
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
Uzun(sal)
"Hollywood elbette yüz yıla yakın süredir fantezi satıyor. Ama geçmişte filmler gerçek dünyaya yakın ortamlarda gerçek insanlara yakın şeyler sunarken yakın dönemde Yıldız Savaşları, Yüzüklerin Efendisi ve Narnia serilerinde olduğu gibi çizgi roman karakterlerine ve hayali dünyalara eğilim arttıkça arttı. Bundan çıkan sonuç, sinema
Benim ızdırabım can sıkıcıdır. Benim o hiçlikle hala sürekli karşı karşıya geldiğim doğrudur, ve sahne değişmeksizin aynıdır.
Sayfa 179Kitabı okudu
Kierkegaard, çifte umutsuzluk adını verdiği şeyi yaşayan bazı insanları anlatır. Bu insanlar umutsuzdur ama umutsuz olduklarını fark edemeyecek kadar kendilerini aldatırlar. Demek istediğim şu: acılarımın çoğu, arzularımla hareket etmemin sonucunda ortaya çıkar ve sonra bu bir anlık tatminle mutlu olurum, kısa süre sonra bu tatmin can sıkıntısına dönüşür, derken bir arzu daha ortaya çıkar. Schopenhauer bunun evrensel insan durumu olduğunu düşünmüş. İstemek, anlık tatmin, can sıkıntısı, sonra daha fazla şey istemek.
Sayfa 106Kitabı okudu
Kişi dünyeviliğe ve korkaklığa batar, sonra da bunlara bir kutsallık cilası çeker.
Reklam
1.000 öğeden 671 ile 680 arasındakiler gösteriliyor.