Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başımıza gelen ne olursa olsun, sonunda bizi ıstırabı döşeğine yatıran, bizim onları nasıl hikâye ettiğimizdir.
Sayfa 31 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Sevilenler, sevmeyi de öğrenir. Sevilmeyi tatmamış olanın sevginin elifbasını sökmesi de zor oluyor. Sevgisizliğin açtığı narin yaralar pek zor kapanır.
Sayfa 30 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu devrin belası, delilerin körlere kılavuz olması.
Sayfa 71
Mutluluğun başlıca şartı, demek ki bazı kaçınılmaz maddî şeyler dışında, zihin hayatıdır. İnsana özgü onur ve iktidardır. Erdem, duru düşünmeye, kendi kendini dizginleyebilmeye, istek dengesine ve araçların sanat değerine dayanır. Bu, ne yalın bir adamın sahip olabileceği bir tanrı vergisidir, ne de tam olarak gelişmiş insandaki yaşantının gerçekleştirilmesidir. Erdeme götüren bir yol, bir kılavuz vardır. Onun sâyesinde dolambaçlı yollara sapmaz, varacağımız yere gecikmeyiz. Bu, “orta yol”dur; aşırılık tanımayan yol. Huy nitelikleri üç grupta toplanabilir: Bunların her birinde ilk ve son nitelikler, aşırı gitme ve kötülük olacaktır. Orta nitelikteyse erdem olacaktır. Böylece korkaklıkla atılganlık arasında yiğitlik; varyemezlikle savurganlık arasında eli açıklık vardır. Tembellikle açgözlülük arasında tutku; kendini aşağı görmekle böbürlenme arasında alçak gönüllülük, ağzı sıkılıkla boşboğazlık arasında açık sözlülük; suratı asıklıkla soytarılık arasında, neşeli olma; kavgacılıkla dalkavukluk arasında, dostluk; Hamlet’in kararsızlığı ile Don Kişot’un atılganlığı arasında kendine hâkim olma vardır. Ahlâk ve davranıştaki “doğru”, bu bakımdan matematik ya da mühendislikteki “doğru”dan farksızdır. Yerinde, uygun demektir. En iyi sonucu verecek şekilde en iyi iş gören demektir.
Büyük adam bataklığı baraj haline getiren yaratıcı.Kalabalığı tekme ile uykusundan uyandıran kılavuz.Ama çok defa tekme ile uykusundan uyanan Caliban, efendisini parçalar.
Sayfa 225Kitabı okudu
Reklam
"Kendini kusursuz gören sonunda ruhunu şeytana kaptırır."
İngilizler harbe girince bizim de harbe sürükleneceğimizi sezerek ilk fırsatta "Atsuta Maru" isimli bir Japon vapurunda güçlükle yer bulup memleket yoluna çıktım. Yakın şarka giden başka vapur yoktu. Atsuta Maru'da 1. mevki ücreti aldılar ve fakat bizi ambarlarda yatırdılar. Yatağım üç katlı ranzalardan birinde üçüncü katta idi.
Sayfa 35 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Acı insanı bir yerden alıp daha ötelerde bir yere taşıyorsa, boşuna çekilmemiş demektir. Ama bazen acının çölünde kaybolup gider insan. O karanlık hücreye sızan bir ışık huzmesi de yoktur. Dünyayı karaltı ve gölgelerden okuyan ruh, kendi evinde olamamanın bilgisiyle ağrır. İnsanın dilinden dökülen kelimeler kendine dokunacak bir mesafede değildir. Kelimeler, şifa olmak bir yana, o yarayı daha da kanatır. Sessizliğin şiltesini üzerine çeker de dünya gözüne ilişmesin, kulaklarına değmesin ister kişi. İçindeki çığlığı kimsenin duymayacağı kadar uzağa gitmek ister. Bu karanlığı delecek bir sevinç parıltısına ihtiyaç var. Sevmeye devam etmek. Umut etmek. Yerinden edilmiş bir ağacın dünyaya tutunmak için kök salacağı bir zemine ihtiyacı var. Yaşıyorum, öyleyse umut ediyorum. Umut ediyorum, öyleyse yaşıyorum.
Sayfa 29 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
İnsan, çağımızda hep yorgun: Oynamaktan, örtmekten, gizlemekten, kendisi olmaya giden yolu yürüyememekten yorgun. Oyuncu benliklerin sahici benlikleri gizlediği gösteri toplumunda, aldığımız alkış kadar var olduğumuzu sanıyoruz.
Sayfa 24 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.