430 syf.
8/10 puan verdi
Kitabin üstündeki ismi görünce genelde verilen ilk tepki "uçurtma avcısının yazarı Khaled Hosseini. Kesin yine çok duygusal bir kitap ben okuyamam ya da gerçek hayat olduğu için bünyem kaldırmaz." Bu cümleleri kuran bir çok insan var ve sırf kitabın gerçek hayattan esinlenilerek yazılmış olması bile onları etkliyor. Gerçek hayatın acı yönlerine vurgu yapan bir kitap olduğu için çoğu kişi okumuyor. Bizleri okuyunca bile çok etkileyen kitabı gerçekte yaşayan ve maalesef hala yaşıyor olan bir cok insan bulunmakta. Kitap çok fazla anlatilabilecek değil direkt okunulmasi ve gerçek hayatta bunlarin yasaniyor olduğunu anlamamızı gerektirecek bir eser. Bu kitapta da en başta kadınların yasamis olduğu acı gerçekler ile karsilasiyor olsak da aslinda bir yandan kadının kadina dost olduğunu da çok güzel gösteren bir eser. Kitapta gecen karakterlerin içsel yaşantılarını, mecbur bırakıldıkları zorlukları, isteyip de elinde olmadan vazgeçtiği yaşantılarını, kaybettikleri ve geri döndürülemeyecek olan bir çok şeye tanıklık ediyoruz. Her ne kadar bilmek ya da görmek istemesek de kitabın son sayfasını da bitirip kapatınca acı bir çok şeyle de yüzleştiren bir kitap. Kim bilir belki de yanı başımızda bunlara benzer bir cok hayat varken hiç birini görmeden yaşayıp gidiyoruz. Herkesin okumasi gereken başlıca kitaplardan birisi.
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,4bin okunma
"Bazı yolların daha kolay olacağını düşünmek işimize geliyor bence,"dedi,bir şeyi ilk kez fark ederek.Ama belki de kolay yol yoktur.Yalnızca yollar vardır.Bir hayatta,evli olabilirim.Başka bir hayatta, tezgahtarlık yapıyor olabilirim.Birlikte kahve içmeyi teklif eden tatlı bir adama peki demiş olabilirim.Başka bir hayatta, Kuzey kutbu'nda araştırmalara yapan bir buzul bilimci olabilirim.Bambaşka bir hayatta, olimpiyat yüzme şampiyonu olabilirim.Kim bilir?Her gün her an yeni evrene giriyoruz.Boş yere hayatımızın farklı olmasını diliyor, kendimizi başkalarıyla ve kendimizin farklı versiyonlarıyla karşılaştırıp duruyoruz ama gerçekte hayat bir yere kadar iyi ve bir yere kadar kötü.
Reklam
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın...
Her şey bir düş gibi gelip geçiverdi, hatta tutkularım bile! Oysa o zamanlar nasıl da içten ve güçlüydü! Ama şimdi ne oldu, nereye gittiler? Gerçekten de zaman zaman aklıma hep aynı düşünce takılıyor : Acaba o zamanlar aklımı mı kaçırmıştım? Bütün o zamanlar bir tımarhanede falan mı geçirmiştim? Belki de hala oradayım? Bütün bu olanlar görünüşte olmuştu belki, kim bilir belki de hâlâ görünüşten başka bir şey değil?
Sayfa 163 - Rıhtım YayınlarıKitabı okuyor
Kim bilir belki uzak bir günde, büsbütün başka insanlar olarak tekrar karşılaşırız ve belki gülüşerek birbirimize ellerimizi uzatırız. Sabahattin Ali
Kim bilir belki de...
İnanan insan kapalı bir insandır; kapıları, pencereleri kapalıdır, bir çeşit hapishanede yaşar. Bir çeşit hapishanede yaşamak zorundadır; kapıları pencereleri açar da güneş, rüzgâr, yağmur içeriye girerse inanç sisteminin sarsılması ihtimali olabilir. Her taraftan içeriye hakikat girerse inancını koruması imkânsız olacaktır. Hakikatten saklanmalı, kapalı, penceresiz bir dünyada yaşamalı, böylece onu hiçbir şey rahatsız edemez, böylece rahatsız edilmeden inanmaya devam edebilir. Bu, toplum için iyidir ama bireyin sağlığı için çok tehlikelidir. -Osho
Reklam
Her ayrılık bir son değildir, bazı ayrılıklar iki kişi arasındaki bağı kuvvetlendirmek için gelir, üzerine bastığın zemini sağlamlaştırır. Kim bilir belki de biz...
Sayfa 14 - Doğan KitapKitabı okuyor
704 syf.
7/10 puan verdi
Kitabın ilk inceleme yazısı benden :) Baştan belirtmek istiyorum ki yazının tamamı spoiler içermekte ama yine de okumaktan vazgeçmeyin. Çünkü sizi kitabı son anda almaktan vazgeçireceğime inanıyorum :) Kitap genç yaşta alzheimer hastası olan adamın son kalan 2 senesini ailesinden uzakta, hayalindeki gezide ona eşlik edecek, internete verdiği ilanla bulduğu yol arkadaşı bi kadının hikayesini anlatıyor. Bunların sevgili olmaları kaçınılmaz olacağından, ne bileyim işte biraz romantik komedi tadında ilerleyip, sonunda da adamın öleceği düşünülünce ağlak zırlak biten, kafa dağıtmalık bir kitap olur diye aldım. Kitap 700 sayfa olduğundan içeriği de çok gereksiz uzatmalarla doluydu. Yani 300-400 sayfalık bir kitap olsaydı biraz daha tadında olabilirdi diye düşünüyorum ben. Konunun ilerleyişi de tamamen klişelerle doluydu. İşte masuscuktan :) formalite icabı evlendiler. Yok efendim sonra birden aşık oldular falan filan. Adam sonunda öldü ve bilin bakalım son sayfasında ne öğrendik? Kadın 3 aylık hamile. Zaten bir hikayede hamile bi kadın varsa kesinlikle o 3 aylık hamiledir net asla değişmez :) daha bir çok benzetmelerle dolu tam bir Türk dizisi tadındaydı kitap :) belki de yazar bizim dizilerin sıkı takipçilerindendir kim bilir :) Sonu biraz üzücüydü adamın ölmeden önce tamamen hafızasını kaybettiği bölümler ve evet o kısımları sümüklerim aka aka ağlayarak okumuş olabilirim ama bu kitabı beğendiğim anlamına gelmiyor bence :) 'iyi ki aldım iyi ki okudum' diyeceğim bir kitap değildi.. Benim gibi ne paranızı ne de zamanınızı zayi etmeyin derim ama yine de siz bilirsiniz tabi :)
Gökyüzünün Tüm Mavisi
Gökyüzünün Tüm MavisiMélissa Da Costa · Pegasus Yayınları · 01 okunma
Han­gi anne çocuğunu bırakmak ister ki, kim bilir ne güç bir hayatı vardı. Belki tutucu bir çevre, ha bire dırdır eden bir anne ... Belki kurtulmak için yeniden evlenmek istemişti ve sığındığı o yeni eve başkasından peydahlanmış bir çocuk sığdırmaya gücü yetmemişti. Belkilerden mülhem merhametli bir bahaneler hırka­sı ördüm böylece anneme.
Kırıldıkça düşündüm Düşündükçe kırıldım Düşündüm, düşündüm. Hastayım Lanetliyim Düşünüyorum Unutamıyorum Durmadı Durduramadım Gücüm yetmedi Artık durdurmak istemiyorum. Düşünmek bile kırmıyor.. Anladım, canavar uyanıyor.. Düşünüyorum, Düşünüyorum Yok oluyorum Kim bilir belki de vâr oluyorum?
Murat TEMUR
Murat TEMUR
Reklam
Ne biçim insanlar bu anneler? Çok tuhaflar.Hic kimseye benzemiyorlar.Ama, birbirlerini tanıdıklarına eminim.Kendi aralarında konuşup anlaştıkları, bizim bilmediğimiz ortak bir dilleri var muhakkak. Belki de gizlice buluşup, haberlesiyorlardir birbirleriyle kim bilir?
Sayfa 121Kitabı okudu
"Yeryüzü dediğin bir koca mabed. Geldik bu mabede maksat ibadet. Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret... Ezanlar ederken secdeye davet, hep yarın diyorsun oysa kim bilir; O yarın belki kıyamet." Necip Fazıl Kısakürek
Ne biçim insan bu anneler? Çok tuhaflar. Hiç kimseye benzemiyorlar. Ama, birbirlerini tanıdıklarına eminim. Kendi aralarında konuşup anlaştıkları, bizim bilmediğimiz ortak dilleri var muhakkak. Belki de gizlice buluşup, haberleşiyorlardır birbirleriyle kim bilir?
Sayfa 121 - İletişim yayıneviKitabı okudu
Dışarıya dolaşmaya çıkıyorum bazen. Bu şehirde öyle yerler var ki, benim için adeta yasak bölgeler. Çok denedim buralara gidebilmeyi. Hâlâ da başarabilmiş değilim. Evet bende hikâyesi olan mekânlar buraları. Tanıdık yüzler, olayların geçtiği zamanlardaki yüzler ifadelerini hiç bozmadan aynı yerde bekliyorlarmış gibi geliyor. Zaman tam da o anda durmuş, benim dışımdaki bütün yüzler, kıyafetler, sokak satıcıları, balkondan kilim silkeleyen kadınlar, çöp kutusunu karıştıran köpekler, kollarını camdan sarkıtmış taksiciler aynen oradaymış gibi hissediyorum. Kim bilir, belki de olup bitenlerin bir kısmını anlattıkça cesaretimi toplar ve günün birinde atıveririm kendimi bu so- kaklara.
Resim