Descartes herhalde asla "Cogito ergo sum"(Düşünüyorum öyleyse varım) dememiş olmayı dilerdi. Ne de olsa hemen herkes onu sadece bu cümlesiyle hatırlamaktadır. Ha bir de bu cümleyi bir ekmek fırınının içinde otururken söylediği gerçeğiyle. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, sarf ettiği "cogito" mütemadiyen yanlış yorumlanmış ve Descartes'in düşünmeyi insan olmanın özsel özelliği saydığı sanılmıştır. Hoş, esasen buna inanıyordu ama bu inancının cogito ergo sum ile uzaktan yakından ilgisi yoktu. Descartes aslında cogito'ya kesinkes emin olabileceği herhangi bir şeyin bulunup bulunmadığını keşfetme amaçlı köktenci bir şüphe deneyinin sonucunda ulaşmıştı. Deneyine dış dünyanın varlığından kuşkulanmakla başladı. Bu kadarı kolaydı. Belki de gördüğü düş veya sanrıydı. Ardından kendi varlığından kuşkulanmayı denedi. Fakat ne kadar kuşkulanırsa kuşkulansın, sürekli olarak bir kuşkucunun varolduğu gerçeğiyle yüz yüze geliyordu. Bu kuşkucunun kendisinden başka kim olabilirdi ki? Kendi kuşkulanmasından kuşkulanamıyordu! Eh, sadece, "Dobito ergo sum"(Kuşkulanıyorum öyleyse varım) deseydi, belki de onca yanlış yorumdan kurtulabilirdi.
Siz ne derseniz deyin, ben bıktım. Nah burama geldi. Neredeyse öfkeden, çaresizlikten boğulacağım. Kendimi kandırmaya çalışıyorum. Iyi olacak, iyi olacak! Başkalarını da kendimle birlikte kandırmaya yöneltiyorum belki, iyi olacak, iyi olacak. Ne zaman? Çok yakın mı? Ya da bin yıl sonra mı? İşte onun orası belli değil. Ben sadece iyi olacak, diyorum. İyi olacak diyorum ya, siz ona bakın! On yıl, on iki yıl orman yazısı yaz... Git şu koskoca Anadolunun ormanlarını adım adım dolaş, yıkılmışlığını, yakılmışlığını gör, yurdun çöl olmaya doğru gittiğini gör, on iki yıl durmadan ha yaz, de yaz. Hiçbir ses çıkmasın. Sen yazdıkça onlar ormanı yok etsinler. Sonra, daha iyi olacak, iyi olacak. Halkın mağarada yaşıyor, aç, perişan, üstelik de sömürülüyor. Yıllar yılı bunu da yaz. Toprak reformu de, ağalar de, toprak ölüyor de... Hiç mi hiç ses gelmesin. Dünya sağır olsun... Sonra sen gene durmadan bağırtını sürdün Buna can mi dayanır. Bu memleketin canına okuyan yobaz yasakları... Hiçbir yeni düşüncenin bu yurda girmesini istemiyor. Aman bu yasaklar gereksizdir, işe yaramaz, bizi öldürüyor. Siz bu vatanı sevmez misiniz, siz bu toprakların çocukları değil misiniz? Kim anlar , kim dinler..
Sayfa 42 - YKY
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
Bu Zarafet'i tanıyorum... Tanıdıkça tanımlıyorum. Tanımladıkça buluyorum. Ve işte, bir yönü ile daha tamamlamaya devam ettim bütündeki gizli kalmışları. Masal tadında bir Serçekuş ile... Tanımak ve onun gücüyle tanımlamak kaç gün sürer, kaç ay, kaç yıl... Bütüne ne zaman ulaşırız? Kaç yaşanmışlığa değmemiz gerekir “Tamam, buldum.” diyebilmek
Serçekuş
SerçekuşCahit Zarifoğlu · Beyan Yayıncılık · 20151,966 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kız kardeşlerime ithafen :)
Birgun kadınlar günü etkinliğine katılmıştım. Katılmak derken de öyle okul yolu üzerinde olduğundan ötürü ordan geçmek durumunda kalmıştım. Ama katıldım. Çünkü baya bekledim o alanda. Neyse etrafı izlemeye gözlemlemeye başladim. Kötü bir huy mu desem bilmiyorum ama etraftakilerin konuşmalarına bazen odaklanır baya dikkatlice dinlerim. O gün yine
Feminizm & Erkekler
Feminizm & ErkeklerNikki Van Der Gaag · Aram Yayınları · 201719 okunma
Kelime -i Tevhidin Sahih Olmasının Şartları
Kelime-i Tevhid-i ancak şuurlu bir şekilde ve tam bir inançla söyleyenler Müslüman olurlar. Akaid hususunda taklid caiz olmadığı için inanç esaslarını her Müslümanın bilerek ve farkında olarak iman etmesi şarttır. Kelime-i şehadet getirip (icmali imanla)müslüman olan kişinin imanını sürdürebilmesi için o kişide şu şartların bulunması gerekir.
Kaosa uzun süre gözlerini dikersen kaos da sana bakmaya başlar.
Sayfa 57 - NietzscheKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.