Sol Yanım Acıyor Anne
Merhaba anne, yine ben geldim
Merak etme okuldan çıktım da geldim.
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama,
Ali “okula gitmezsem annem çok kızar merak eder” demişti de onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen sağ elimde sarımsak,
sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne,
“(...) çok güzel kızlar varmış ve Kant'ı da su gibi okuyorlarmış diye söylentiler çıkarıyorlar, doğru mu acaba? Onları ne yazık ki karşıdan karşıya geçerken ve vapurda bacak bacak üstüne atarken ve piyasa caddelerinde gözlerini ilerde bir noktaya dikmiş yürürken göremiyoruz, nerede saklanıyorlar dersin, bak ben ortadayım, onlarda kim bilir ne
KİM BİLİR
İlk yağmur damlası düştü
Kuru yapraklarına güzün.
Ardında kış kıyamet,
Dert, hüzün.
Alınyazısı hepsi.... Kısmet....
Ha yazı, ha kışı geceyle gündüzün,
Kim bilir kaç günü kaldı
Ömrümüzün?
"Doğan Hasol bize hep 'Kötü binada iyi insan yetişmez."derdi. Çarpık şehirden de düzgün insan çıkmaz. Hepimizin sevdiği bir futbolcu, politikacı, sinemacı veya müzisyen var. Fakat her birimiz yaşayan bir mimar benimsiyor muyuz? Romalı Mimar Vitrivius, 2000 yıl önce yazdı: 'Bir binanın üç özelliği olmalı: Sağlamlık, kullanışlılık,
Mevla`m bizi niye kurtarsın. Onunla ne alışverişimiz vardı ki? Biz O`nun dediğini hiç yapmadık, O`na hep isyan ettik. O da kalkıp bizi kurtardı ha? Kim yapar bu iyiliği? Menfaatlerin at oynattığı bu dünyada, karşılıksız yardım etmek, öyle mi?
Sol Yanım Acıyor Anne
Merhaba anne,
Yine ben geldim.
Merak etme okuldan çıktımda geldim.
Annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder" demişti de
Onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen,
Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben
Sol Yanım Acıyor Anne
Merhaba anne, yine ben geldim
Merak etme okuldan çıktım da geldim.
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama,
Ali “okula gitmezsem annem çok kızar merak eder” demişti de onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen sağ elimde sarımsak,
sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne,
Benimle yaşlansana
Kitap okurum, çay demler, şiir yazarım sana.
Ha birde, her sabah için şükrederim, sonra gözlerine bakar 'Amin' derim.
'Amin, bu günde gördüm seni, bu günde güzel geçecek demek ki..'
Ben herkes gibi değilde, duam gibi severim seni.
Kalbimden, gönlümden kopan gizli saklı sözler gibi..
Kim duasını sevmeden diler ki.
(anonim- sanırım araştırdım ama bulamadım .)
Haruki Murakami`i ilk defa test ettim. Adını daha önce çok duymuş bununla beraber çokçada merak etmiştim. Geçen gün gitdiğim bir arkadaşımın evinde Norwegian Wood`u görünceye kadarsa merakım merak olarak kalmıştı. Bu kitabı arkadaşımdan ödünç alıncaya kadar ne diller döktüm bilseniz. :) Deydi mi? Hayır... Arkadaşım sonunda pes edip " iyi o
Polisiye kitaplarda kitabın başlarından itibaren katilin kim olduğunu ''ha işte katil bu olmalı,kesin bu'' dediğiniz tarzda romanlar vardır ya ama sonuçta farklı biri çıkar. Bu kitapta da tam eminim dediğiniz anda fikrinizi değiştirecek kadar şaşırtmalı bir anlatım var. Sonundaki sürprize hazır olun... Sürükleyici ve tüyler ürpertici de diyebilirim...
Limon kokulu el iki elin arasına alınır sonra, yüzükle oynamağa başlanır. Nine bunun adı akik değil mi
Üç gündür sorulan bir şey bu. Üç gündür adı değişmedi, demek doğru öğremiş. Bayılıyor ağzına çarpıtıp çarpıtıp söylemeğe, akik, akika kika kika kika kik a kik a kik, nine neydi bu taş ne yapardı bir şey dedin dün hani, ha bunu parmağına kim takarsa başına kötü bir şey gelmez derler akik insanı her türlü tehlikeden korurmuş, kötü çocuklardan düşmekten dayak yemekten öyle mi, öyle güzelim
Yeniden başlayabilmek icin cesaretten cok alcakliga gereksinim duyarsiniz diyor, Celine. Yeterince alçak hissediyordum. Bu kitabı 2. okuyuşum, bu dili anlayabilecek zulme uzaktan da olsa şahit oldum, gundem hepimizi aşagı cekti. 2 yılda çok şey değişti. Yine son sözden giriş yapacagim ama. yiğit bener in son sözü ağır, yağlı bir yemeğin üzerine içilen soda gibi. Kitap da ağır yemeklere benziyor zaten sindiremiyorsun altini cizerken kalemin ucu kayiyor ya da ellerin titriyor belki. Rahatsizlik veriyor. Hazımsızlık. Celine'i ben zaten hazmedemiyordum. hakan günday "senin için ölür ve öldürürüm" demişti. Kim bu herif dedim kim, ne yazmış olabilir. Gecenin sonuna yolculukmuş. Meh. Esasında gecenin içine alıyor. Bi sarkida "kötü adamlar geceyi bıçaklar" diyordu. Bardamu elinde bıçakla geziyor gibi gözümde canlanıyor. Zaten korkutmak istiyordu. Cesur ol diyordu kendine, gecenin sonuna ulasacakti.
Velhasıl burada güzellik yok, bu sayfalarda da o donemde de bu donemde de. İnsanlar ellerinde bicakla geziyor gibiler hem Bardö gibi geceleri degil, gündüzleri de. Alenen can yakılıyor. Birisi kitapta şöyle diyordu Bardamüye:
"Dünya çoktan ölmüs! Bizler yalnızca onun üzerindeki kurtçuklarız, o boktan koca cesedinin üzerindeki kurtlar, ha bire onun bagirsaklarini kemirip duruyoruz, hem de yalnızca zehirli yerlerini... Biz bir boka yaramayiz. Doğuştan çürümüşüz biz... İşte o kadar !" Bardö de bir yerde dünyanın bizle tasak geçmek için var olduğunu söylüyor ama hayir biz kendimizle ve dünyayla tasak geçmeye calisan kurtcuklariz. Şu kadarcık, diye yazmıştım son okuyuşumda.
Telsizler hemen çalıştı:
“Konuk, ayı avlamak istiyormuş!”
Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden…
O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte.
Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte.
Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı