Bir Tarık Tufan kitabının daha sonuna geldim ve kelimeler yine anahtarı olmayan bir hüzün kutusuna kilitlenmiş vaziyette. Ne yazsam noksan kalır, ne söylesem yetersiz... Her yazar insanı anlatarak acılarımızı, sevinçlerimizi, mutluluklarimizi, pişmanlıklarımızı yazdığı karakterlerle bize sunar ve başka hayatları kendi küçük dünyalarımıza misafir eder fakat insan olmanın tüm meşakkatini, acziyetini Tarık Tufan kadar gerçekçi ve sarsıcı anlatan çok az yazar okudum. (bunu söylerken kendi okuduğum kitapları dikkate alıyorum.) Bu kitabı da yine beni şaşırtmadı, aklımdan geçirdiklerim sürekli satırlarda karşıma çıktı ve ben yine bir kitap bu kadar mı insanı anlatır dedim. Düşerken sayesinde farkettim ki dünyadan hiç dikkat çekmeden, hiç yaprak kıpırdatmadan, çıtımız bile çıkmadan İshak gibi geçip gidiyoruz belki de, yani buna olan inancım günden güne artıyor. Kitabı kapatir kapatmaz düşüncelerin ister istemez zihnimize üşüştüğü bir kitapti ve kesinlikle tavsiye ederim. Tarık Tufan kitaplarıyla henüz tanışmadıysanız mutlaka bir şans verin kim bilir belki siz de seversiniz, şimdiden keyifli okumalar.:)