Kitap okumak yaşananları köşe başından izlemek gibi. Yandaki bankta dinlemek. Kitabın kendisine aşık olmak belki hissettiğim. Okumasamda elimde tutmak, çantamda taşımak, dizime koymak başka nasıl açıklanabilir. Aşk bu sanki. Roman okuyup şiire gönül vermek. Kahve yapıp içmeyi unutmak. Okumanın kendisi aşk. Kurşun kalemle altını çizmek, sayfayı katlayınca kolunu kırdın gibi hissetmek. İnsan uzak geliyor kitaba daha çok düştükçe, hiç zararınıda görmedim hani. Hikayeyi bırakıp ayracı koyup kitabı kapattığımda aklımdan çıkmayan "acaba şimdi öteki sayfada ne oluyor? Ne dedi?" başka ne ola ki. Aşk bu değil mi? Boş zamanında okumak değil okumak için zaman ayırmak. Hayata koşarken uzak kaldıktan sonra eline alınca özlediğini hissetmek. Kim yazmış olursa olsun, ne yazmışsa, kapağı soluk, sayfaları eskimiş, sıkılarakda olsa yada dolu dizgin bir heyecanla. Merak etmek, özenmek, özlemek, kıyamamak. E işte bu düpedüz Aşk.
Yoksa aşk başka birşey mi?