Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İlkokulun beşinci sınıfındaki öğretmenine benziyordu: yumuşak, genç bir kadın. Sabahları sokaklarda simit sattıktan sonra okula gelen Kürt Muhittin, adını 'Çekirdeksiz' takmıştı. Sınıfın büyüğüydü. Başöğretmen gelmişti bir gün, dövmüştü. 'Anası oğlan doğurmuş, Zebercet hamur yoğurmuş' derdi. Kadının adını yazdı. Ne dersi veriyordu kimbilir; yetişkin erkek öğrenciler nasıl dinlerdi?
Yalnızlığına iyi bak, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kimbilir.
Reklam
Zafer Ekin Karabay'ın intihar etnmeden önce bıraktığı mektubu; "aslında bütün mesele neydi?" "hani, ‘hayatın neresinden dönülse kardır’ dizesi var ya nilgün’ün, canım benim, ben yaşamın neresinden döneceğimi çoktan belirlemiştim. nilgün marmara’nın 29 yaşında, s. plath’in şubat ayında intihar etmesi, benim de 29. yaşımın 29 şubatında intihar etmemi gerektirmezdi. ama madem ki yaşamda kalmaya kendimi ikna edemiyordum, o zaman bir tarih belirlemeliydim ve 29. yaşımın 29 şubatını seçtim. bu yüzden ‘şubatta saklambaç’a bir yığın başka sırla birlikte intihar edeceğim tarihi de gizlemiştim. ne var ki, kitabımı bir türlü bastıramadım (o kitabı görmeden ölmek bana nasıl acı veriyor bilemezsiniz). "ama şimdi yaşamımın bu ayrım noktasında hiçbir yerde huzur bulamadığıma göre bu tarihi bekleyecek gücüm de kalmadı. hem zebercet de belirlediği tarihten önce intihar etmemiş miydi? (kimbilir belki kendimle barışabilseydim...) yerleşik yabancı’ydım her yere metin abi... sen yanarak öldün ve ben ne yangınlar geçirdim sana ulaşabilmek için. daha ne kadar dayanabilirdim, herkesin bir başkasının acısı pahasına mutlu olduğu yaşama? tüm arkadaşlarımı ve sevgilim meral’i çok seviyorum. beni affedin." *Mektuba ilk kez, Milliyet'te Can Dündar köşesinde yer vermiştir. Kaynak: İTÜ Sözlük
Hani bazen hayatınızdan geri dönmek istediğiniz tarihler olur ya! Keşke dersiniz. "Keşke zamanı geri sarsam ve tekrar yaşayabilsem. Kimbilir ne çok şey değişirdi." Değişir miydi sahiden? Yoksa hayat 'varacağı belli' olan noktaya, farklı bir hikayeyle varır ama aynı sonla mı noktalanırdı? Bazı işlerin sonu başlangıcından belli midir?
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Abartmıyorum Aytmatov, yola düşen bir ağaç dalının 30 küsur sayfa tasvirini yapsa insan sıkılmadan büyük bir hayranlıkla okur. Maalesef benim becerim onun yeteneğini tarif etmekte çok yetersiz. manzara tasvirleri, karakter derinlikleri muazzam. Fakat edisyon yazarın hakkını vermekten çok ama çok uzak. Bu kitabın bu ebatlarda yayınlanması bile skandal bence. Hiç değilse kapak olarak, Seyit'in hikayede tüm detaylarıyla anlattığı resim birine çizdirilip kullanılsaydı. kimbilir belki bir gün yazarın tüm eserleri kuvvetli bir yayınevi tarafından, tek cilt, sert kapak, kendi tabirimle tuğla edisyon olarak yayınlanır.
Cemile
CemileCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201932,2bin okunma
" Yüzü ne güzel. Kimbilir benimkisi ne boktandır. Uykulu, şiş. "
Reklam
KALBİM UNUT BU ŞİİRİ Uğuldayan ve hep uğuldayan bir orman kadar üşüyorum şimdi yanlış rüzgârlar esiyor dallarımda yanlış ve zehirli çiçekler açıyor Kanımda kocaman gözleriyle bir çığlık Su ve ses kadar beklediğim
"Öyle ya, ayrılığın kuralıdır; sen özlersin ama başkası sarılır. Benim bakmaya kıyamadığıma şimdi kimbilir kim dokunuyor! Ben özlüyorum, o sarılıyor..."
Sayfa 44
"..ama kimbilir bana, doğruların arkasına sakladığın kaç yalan söyledin. Belli ki gitmek için geldin"
Sayfa 211Kitabı okudu
Sevmek
Sevmeye o kadar yatkınsın ki bağlanmaya... Ahh... Çocuk... Bu gidişle ne çok kurban vereceksin kendinden kimbilir...
Sayfa 55
Reklam
"...dün sabah baktım aynaya çırılçıplak, ilk katı vermiş göbeğim, geceleri bacaklarım şişiyor, göz kapaklarımda alkol memecikleri, başında ta başında kafamıza vura vura bir eyleme soksalardı bizi, edindirselerdi öylesine değerler uğruna ölünesi. ..sonunda anamın istediği biçim bir kız oldum heh! evli barklı-evlilikle sınıf değiştirmiş,eşine pek bağlı, başkalarınla yatmayan-yatmayan değil yatamayan-ayrı ev açmış, sokaklarda mutlu çift olarak, cıvıl da cıvıl konuşaraktan, kol kola yürüyerek, bayramlarda divandan bir kilo sütsüz çukulata alıp büyüklerinin elini öpmeye, yani 'örselenir' diye düşünenlerin, geçmişinden iğrenmiş, şimdisinden tiksinen salihatı nisvandan, başı ezilecek bir burcuva. Çocuklarımız ne olacak kimbilir orospu çocuğu herhalde.."
Çadırımın üstüne yağmur yağıyor, Saros körfezinden rüzgâr esiyordu, Ve ben, bir roman kahramanı, Ot yatağın içinde, İkinci dünya harbinde Başucumda zeytinyağı yakarak Mevzuumu yaşamaya çalışıyordum Bu şehirde Başlayıp Kimbilir nerde, Kimbilir ne gün bitecek mevzuumu.
BU ADRES AŞKA GİDER Birazdan çocuklar oyun kurar sokakta Saksılarda sulanır genç kızların elleri Kimbilir savrulurken saçları ne hayallere değer Oysa sabahları ben geçerim safağın köründe Ben görürüm umutları yarım insan suretlerini Emek elleriyle ürkek üşüyen işçileri ben Alışmak zor iştir çünkü yaşamak ister Bir yarayı bin yerinden deşmeye benzer Beni bekletme artık uzaklara yolcuyum Çaresiz bu benim ayrılığım ölümlere ne kaldı ki O sen misin gülüşüne tutunduğum Bu adres aşka gider Sen kendine dön Istanbullu'm Bil ki yalnızlıklar kalabalıkla başlar Birgün o şehrin de boğulur yazgısı sürgünse eğer Söz çığlık olur kendini işgal eder Ve her yana kanayan sesinden sorulur.
Sayfa 47 - Ahmet NecdetKitabı okudu
Tıraştan tıraşa yüzüne bak, Unut yaşını Koru kendini bitten, Bir de bahar akşamlarından; Bir de ekmeği Son lokmasına dek yemeği, Bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman. Bir de kimbilir, Sevdiğin kadın sevmez olur, Ufak bir iş deme, Yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir, İçerdeki adama. İçerde gülü, bahçeyi düşünmek fena, Dağları, deryaları düşünmek iyi. Durup dinlenmeden yazmayı, Bir de dokumacılığı tavsiye ederim sana, Bir de ayna dökmeyi. Yani içerde onyıl, on beş yıl, Daha da fazla hatta Geçirilmez değil, Geçirilir, Kararmasın yeter ki Sol memenin altındaki cevahir! ___ Nazım Hikmet RAN
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.