144 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kalbini Koru - Sinan Özyurt
Dün eve Sinan Hoca'yla beraber dönerken geçmiş günlerden muhabbet ettik. En son ayrılırken sağolsun hocamız kitabını imzalayıp hediye etti. Gece biraz göz atayım derken kitap bitti. (:D) Sinan Hoca'nın lise yılları oldukça hareketli bir şekilde Trabzon'da geçiyor. 90'lı yıllar.. Tabi o dönem coğrafyamızda da hareketli dönemler
Kalbini Koru
Kalbini KoruSinan Özyurt · Sude Kitap · 201938 okunma
Söyle bana hindiba
youtu.be/NXQBCTNVqs8?si=... Gölgeleri yüzlerinden tanırım Bir resim bir ressamı ağlatır bir yerlerde Bir eşya bir hamalı Ben hâlâ öğütülen anılarıma değil Değirmene inanırım Bu derin aldanış kimden kalmadır
Reklam
Akşamdi, düştün yadima Sustu aklımda yankılanan o iç ses Durdu bir an göğsümde vuran saat Dışarıda pencereyi dövüyordu Rüzgar Bir ıslıktır adın Stera Camdan içeri sızan Susup susup duygular diyorsun sen Harflerden fazlasıdır duygular, ağırdır Bu gönül yükünü sessizliğin sesi sırtlamıştır diyorsun Bense konuşmak diyorum şimdi Konuşmaktır asıl ağır olan Konuşmak; anlatamamak, anlaşılmamak Omuzlamamıştır bunu kimse Umuda bakan çiçekler diyorsun bir de Alır diyorsun karnesini günebakan çiçeklerinden Ben bilmem karneyi kimden aldıklarını Ama bilirim bir şeyi Stera İkisi de senden almış güzelliğini Adıni da bakmaktan sana Çünkü Güneş de sensin, Umut da
Zaten eskisi gibi muamelât ilimlerine sahip adam da yani o nefs aldatması ile şeytan kaydırmasını anında sezen adamlar da kalmamış. Şeytan da gerçi kendine rıza göstermeye bu kadar razı, bu kadar kandırmanın kandırma sayılamayacağı insanlara artık belki de pek yanaşmazmış. Nerde ırz ehli pâkdâmen bir kadını kandırıp tığlatmak, nerde bu zaten iki bacalı haspanın vekili olmak, nerde öyle gaybî bir adamı sektirip tõkezletmek, nerde zaten kendisine yol yordam arayanı emlakçı gibi koluna takıp gezdirmek, nerde bir hüdâperverde adamı burnu üstü sürümek ve onun gayri ömrünün yana yakıla edilen tövbelerini sefa ile dinlemek, nerde "Ben nasıl, kimden dünya işi öğreneceğim?" diye dört dönen, şeytanlık için bile fazla kirli adamı meslek sahibi etmek. Dünyanın tadı ve meşgalesi şeytan için dahi kalmamış. Şeytan boşlukta, mesleksiz, meşgalesiz kalmış. İlmini fazla yaymanın, incelikleri hesapsızca öğretmenin pişmanlığında şimdi sanatının hem de uydurukça yapıldığını seyreden eski bir çini ustası gibi el el üstünde oturmada, hâlâ arada yoklayanlarla eski saf zamanları anmadaymış.
Sayfa 126
Şili'de ilk kez bu toplantılarda Marcel Proust ve James Joyce adları anılmıştır. Daha sonra biri kimden etkilendiğini sorduğunda, Neruda "Kimsenin sözünü etmediği bir kişi var ve hiç kuşkusuz benim için çok önemlidir: Marcel Proust," diye yanıtlar. O dönemde Joyce'un birkaç şiirini İspanyolca'ya çevirmiştir.
Öncelikle Merhabalar ben Halime. Aslında ismim ,yaşım neticede kim olduğumun pek önemi yok. Bunlar umursanılması gereken faktörler değil. Burası benim için bir hatırat görevi gördüğü için fikir ve hayal dünyamı sansürsüz paylaşmak beni mutlu ediyor ve geliştiriyor. Geriye dönüp bir süre ara verip tekrar bakınca ne kadar yol kat ettiğimi görmek beni hep daha da güçlendiriyor. Bazen tanımadığım bir insanın sözü , yazısı sesi beni hayata tekrar ışıkla bakmama sebep olabiliyor. Bazen hiç duymadığım bir ses bana yeniden tebessüm ettirebiliyor. Hayat garip kimin kimde ne derece etki bırakacağı bilinmez. Derstir bu kimden ne alınacağı da şüpheli . Yol o kadar engebeli gibi gözükse de her şey senin hayrına ve bereketine işliyor. Olmadı diye kahrolduğun her şey bir gün iyi ki olmamış diyeceğin bir sey haline geliyor. Yönünü ne zaman hâkiki yola çevirirsen sana gerçek potansiyelini gösterecek ve insanlar arasında bile düşman gerektiğini öğretecek sana. Ve ey aciz insan sen canlılar arasındaki en özenle yaratılmış olansın .Sana emanet olan bedene de ruha da o kadar iyi bak ki hesap günü geldiğinde başın eğik olmasın.
Reklam
Peşin Paraya Gülmek
"Nasrettin Hoca bir ahbabından borç almış. Elde avuçta olsa Hoca hemen ödeyecek ama yoksulluğun iki gözü de kör olsun. Daha vadesi gelmeden adam alacağı için Hoca'nın kapısını aşındırmaya başlamış. Bir böyle, iki böyle derken yine bir gün adam borcunu istediğinde: __Şu anda yok ama, demiş çok yakında ödeyeceğim. Böylesi düşman başına, adam yüzsüz mü yüzsüz: __Söyle Hoca, ne zaman vereceksin, kimden bulup vereceksin! __Evin önünde çalar ektim! __Niye? __Koyun sürüsü geçerken yünleri çalıya takılacak. __Sonra? __Bizim hatun bu yönleri toplayacak, yıkayacak, tarayacak, eğirecek, dokuyacak, ben de götürüp satacağım. __Eee? __Ne e'si be adam, sordun ya, senin paranı o zaman öyle ödeyeceğim. Buna kim gülmez; adam da kasıklarını tuta tuta gülünce Hoca: __Gidi halden bilmez, demiş, peşin parayı gördün ya gül bakalım!"
Sayfa 76 - Elips kitapKitabı okudu
Etrafını bu kadar iyi tanıyan, karşısındakinin ta içini bu kadar keskin ve açık gören bir insanın heyecanlanmasına ve herhangi bir kimseye kızmasına imkân var mıydı? Böyle bir adam, önünde bütün küçüklüğü ile çırpınan birine karşı taş gibi durmaktan başka ne yapabilirdi? Bütün teessürlerimiz, inkisarlarımız, hiddetlerimiz, karşımıza çıkan hadiselerin anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır. Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?
Biz kimiz, ne kadarını biliyoruz...
Karakterimizin ana unsurlarını oluşturan nedir? Hafızalarımız olmasaydı bizden ne kalırdı geriye. Bu bireysel kısmı. Toplum bilincini oluşturan nedir, kendi toplum tarihini hikayelerden öğreniyor olmak; provakosyona açık hâle gelen insana ve topluma neler yapar. Bu provaskoslar kimlerin ne işine yarar ve elbette tarihi kimden hangi kaynaktan öğrenmeliyiz. Prof.Dr.Halil İnalcık okumak, okutmak ihtiyaçtır.
Halil İnalcık
Halil İnalcık
Otuz Dokuz……
Bayan Kim’den hafifçe uzaklaşarak bir kolumu ona uzattım. Bu küçücük jestimle ona gördüğüm yanmış bedenleri, buza tutunan morarmış parmakları, bize hediye edilen tahta arabayı, kurutulmuş hamsileri gösteriyor; bütün bunların beni ne kadar değiştirdiğini, boğazıma dizilip orada kaldığını, tanıdığım herkesi, hatta onu ne kadar özlediğimi anlatmaya çalışıyordum. Parmaklarını dolayıp elimi sıkıca tutunca çok şaşırdım. O zaman onun da aynı şeyleri, belki daha kötülerini gördüğünü anladım.
Sayfa 265Kitabı okudu
Reklam
Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Tanrı hiç olmamış olsaydı, onun hakkında bu fikre sahip olan ben olabilir miydim? Öyle ya, ben kimden varlık buldum? Belki kendimden, belki ana babamdan, belki de Tanrıdan daha az yetkin olan başka varlıklardan. Çünkü hiçbir şey Tanrı kadar yetkin olamayacağı gibi, onun kadar yetkini de ne düşünülebilir ne de hayal edilebilir.
Işık, karanlıktan doğduğu sürece aydınlık hükmü kazanır. Güneşin hiç batmadığı bir yerde sokak lambası yakılır mı? Yakılsa bile ışığının kime faydası olur. Neticede ışığın hükmü kendi önünü aydınlatmak ile bilinir. Gökyüzüne dönük bir sokak lambasının sokağı neden aydınlatmadığı tartışılabilir mi hiç. O halde ışığa; "önünü görmeye yarayan bir
656 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Sadece Bir İyilik
Büyük Umutlar
Büyük Umutlar
,
Charles Dickens
Charles Dickens
ın 13.romanı. Daha oturmuş bir edebi kalite oluşmuş durumda o nedenle. 14 romanı olduğunu düşünürsek, edebi tarzı çok net oturmuş durumda. Bildungsroman yani bir çocuğun yetişkinliğe geçişindeki yaşadıklarının anlatıldığı bir roman türü. Çocuğumuzun adı Pip. Pip i çok seveceksiniz. Benim bugün itibari ile en sevdiğim ana
Büyük Umutlar
Büyük UmutlarCharles Dickens · Can Yayınları · 201713,9bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.