381 syf.
·
Not rated
Allah'ı Dost Edinmek
Uzunca bir yazı olacak. Vakit ayırırsanız sevinirim.
***
"Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslam'a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır." (Muhammed, 47/7)
***
“Türkiye Radyoları Eskişehir muhabirinin bildirdiğine göre, tıp tarihinde ender görülen
Moby Dick'in ismini duymayan yoktur belki de. Çocukken okuduğumuz o minik ufak kitaplar arasında kapağında 'balina' resmi olan kitap Moby Dick idi, değil mi? Sizi bilmem ama ben bu eseri küçükken okuduysam bile şu anda anımsayamıyorum. Moby Dick kimilerine göre bir serüven romanı. Kimilerine göre de bir deliliğin, takıntının diğer bir adı. Ishmael
88 syf.
·
Not rated
Her birimiz Leyla ile Mecnun ismini duyduğumuzda hikâyenin sonunda ilahi aşka döndüğünü görürüz fakat bu kitapta ilahi aşka pek deginilmiyor.
Neden böyle bir yazım dili kullanılmış diye düşündüğüm de aklıma şu cevap geldi: her insanın aşktan beklentisi farklıdır. Her insanın aşk denince aklına gelen ayrıdır. Kimi insanlar aşkı göklerde, ilahi bir aşkta ararlar ve bu insanlar aslında hemen hemen hiç yoktur ama aynı zamanda da vardırlar! Neden mi varlar? Düşünün bakalım Leyla ve Mecnunun hikâyesini ki maddi aşktan manevî aşka yükseliyor. Ve ilahi bir aşk hâlini alıyor. Fakat yüzde 99.99'luk kesimde ise aşk bedenseldir. Bedenini begenmediginiz bir insanı aşka layık görmezsiniz. Ve bu çoğunluğu oluşturan kesimin isimlerini de bilen yoktur çünkü niyetleri sadece geçicidir. Gençlikle birlikte onların aşkları da yok olup hayal olur. Nadir görülen aşklarda ise durum farklı ve onlar yaşarken kıymetleri bilinmez ancak aşk uğruna can verince ölümsüz olurlar. Bu çoğunluğu elinde bulunduran bedensel aşkçıların da ne kadar cahil ve nankör olduğunu da açığa çıkarıyor. O yüzden de bir tane ilahi aşk milyarlarca bedensel aşktan daha çok huzur, mutluluk ve kalıcılık sağlar.
Ve bizler kalıcı olana odaklanalım ki kurtuluşa ererim.
Her bir insanın da aşktan beklentisi farklı olduğundan Leyla ve Mecnun kitaplarının içeriğininde birbirine zıt olduğu gözle görülebilir. Bu kitapta ilahi aşk dışında helak olan iki insanın hikayesi bulunuyor çünkü, ilahi aşk dışındaki bütün aşkların sonu cehennemdir ve bu kitapta bizi bu sonla buluşturuyor.
Keyifli okumalar dilerim.
Diyojen ve Kinik felsefeye dair araştırma yapmış ve kafa yormuş bir insanla sohbet ettiğinizi düşünün. Aynen öylesi bir sohbet tadında yazılmış bir kitap. Yazar Hanım Diyojen ve Kinizme olan hayranlığını gizlememiş ama Dijoyeni anlama konusunda da kimi zaman zorlanmış, Diyojen'in aşk ve cinsellik konularındaki tutumunu bilhassa.
Diyojen adeta Kinizim felsefesinin beden bulmuş hali bence de, bu kitapta Kinizmi mi anlatıyor yoksa Diyojeni mi, pek kestiremiyorsunuz bunun için konuya yabancı iseniz. Kapitalizmin ve her türlü maddi manevi bağımlılıkların dibine batmış ve gün ışığı görmeyecek karanlıklarda kaybolmuş biz materiyalist ve manipulatif edilgen insanlar için Diyojen ve Kinizim bir panzehir bence. Örnek alınası bir yaşam tarzı, en azından bizi ifrattan tefritle biraz 'ortaya' çekebilecek bir kapasiteye sahip. 'Yok bana göre değil abi' diyorsanız da, yine de okuyalım, kulağımız değsin, genel kültürümüz artsın. Fakir ölmesek de, cahil de ölmeyiz en azından.
Kitapla kalın...
Sen Beni Aşağılayabilirsin Ama Ben Aşağılanmam - DiyojenTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 20202,481 okunma
Spoiler İçerir..!
Damga; sosyal açıdan tamamen kabul görme vasfından men edilmiş bireyin durumunu ifade etmektedir.
Çalışma sosyal psikoloji üzerine inşa edilmiş, klinik araştırmalarla beslenmiş teorik çerçeve daima yeni kişi kategorilerine göre değişmiştir.
Çalışmada çizilen sınırlar damgayla doğrudan ilişkili olgular ile “civar olgular”
476 syf.
·
Not rated
Erkekliğin Türkiye Halleri;
Bu kitap 3 kadın araştırmacı tarafından yazılmış:
• Güler Okman Fişek
• Hande Eslen Ziya
• Hale Bolak Boratov
Güler Okman Fişek; Klinik Psikoloji alanında Profesör Doktor. 1994 yılında Türkiye'nin ilk akademik psikolojik hizmet merkezi olan Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Araştırma ve Uygulama Merkezini kurdu.
