Akışsız ırmağa benzer kadının gülmeyeni köpüksüz denize uçuşsuz turnaya işveyi, nazı, bir incecik sözü bir içten hareketle demeyi bilmeyeni Ki eksiktir güzelliği…
İnsan belleğinin ihanete varan unutuşu
Ey yanlışı emziren kör meme
Hayatın kaçınılmaz kusuru…
Kapındayız işte koskoca bir geçmişle
Ölüler diriler düşenler dövüşenler…
Nicedir boşluğunda kimsesiz rüzgârların
Acı çığlıklar attığı cansız alanlar
Doğrular, yanlışlar…
Bir gizli dil gibi öfkenin için için
Derininde büyüdüğü dilsiz suskunluklar…
Kalanlar, kaybedilenler
Ne varsa, kapındayız işte
Tutuşturmak üzere yeniden
Zamanın küllenen yüreğini…
Sun bize inancın duru pınarlarından
Süzülen o eski tadını düşlerin;
Ömrümüzün acemi dallarında
O bir heyecanla telaş telaş açılan
Don vurmuş tomurcuğunu geleceğin…
Bir salkımsöğüde benzetiyorum seni
Uzak, çok uzak kıyıları süsleyen
Kendimi unutulmuş bir ırmağa
Yalnızlığın ufuklarını bütünleyen
Düşmüyor bir gün olsun
Sularıma gölgen...