Bir sürü araba, üst üste insanlar, kalabalık Herkes birbirinin yaşamından habersiz, bir yol tutturmuş gidiyordu, kimse kimsenin umurunda değildi; kimse böyle bir çaba içinde de değildi.
*öldüysem öldüm
Otobüse binerken kendi kendine güldüğünü kimse fark etmemişti. Kimsenin umurunda değildi zaten. Dönüp bakan bile olmadı yol boyunca. Demek ki ölüye benzemiyordu. Otobüs kalabalıklaşınca bir ara "ben ölüyüm ha, morgdan çıktım, evime gidiyorum," diyesi geldi.
Reklam
İlk Kitap Deneyimim - İmtihân
... Hayatın olağan akışına buğulu bir camın ardından bakıyor gibiydi Efilda. Camı koluyla silmesinde ki amaç ise gördüklerine inanamıyor oluşundan olsa gerek. Kapana kısıldığını hissettiği odasında, korkunç senaryolar içeren harika bir hayatın başrolündeydi. İnsanlara baktıkça, ya o yaşamıyor gibiydi ya da insanlar zombilerden farksız. İçinde
Herkes birbirinin yaşamından habersiz,bir yol tutturmuş gidiyordu,kimse kimsenin umurunda değildi;kimse böyle bir çaba içinde değildi.
Sayfa 137Kitabı okudu
Isabel onun o gece gelip gelmeyeceğini kestiremiyordu. Winter, sınıfta paylaştıkları o yakıcı öpücüğün dışında, onu yeniden görmek istediğine dair herhangi bir imada bulunmamıştı. Isabelle yemden yatmak istediğine dair hiçbir şey söylememişti. Fakat Isabel yine de herkes yattıktan sonraki geç saatlerde kendini kütüphanede bulmuştu. Rafların
Sayfa 275
ERZİNCAN - İLİÇ !
Bu yazı yazıldığında ve 9 mu 12 mi olduğu bilinmeyen işçinin siyanürlü toprak altında kaldığında tarihler 13 Şubat 2024 tarihini gösteriyordu. Efendim, bilindiği üzere kurtuluş günü 13 Şubat olan güzel Erzincan'ımızın küçük bir ilçesidir İliç. Geçerseniz önünden veya girerseniz bu kente, bir kapıya denk gelirsiniz. Roma'daki,
Reklam
Anne Kafamda Bit Var
Anne Kafamda Bit Var
Sokaklardan, caddelerden geçiyorduk. Bir sürü araba, üst üste insanlar, kalabalık... Herkes birbirinin yaşamından habersiz, bir yol tutturmuş gidiyordu, kimse kimsenin umurunda değildi; kimse böyle bir çaba içinde de değildi.
Tarık Akan
Tarık Akan
Herkes birbirinin yaşamından habersiz, bir yol tutturmuş gidiyordu, kimse kimsenin umurunda değildi; kimse böyle bir çaba içinde de değildi.
246 syf.
·
Puan vermedi
Bir köy düşünün ki yaşlılarda başka kimse kalmamış.Kalipur'un tepesi yeni bir inşaat alini için uygun olduğu neden düşünülmesin.Hele bunu düşünen eski bir köylü ise...Hem zengin olması hemde köyün köklü ailelerinden birinin mensubu olması bu düşünceyi desteklemeye yeterdi.Johan sanayici ve eczacı olarak insani uzun zaman hayatta kalmasını sağlayacak bir ilaç için çalışıyordu.Bunun içinde bir yer ve fabrika lazımdı.Insanlar ölmüş, üzerlerinde deneyler uygulanmış para mevzu bahis olunca kimin umurunda olur.Sonuçta genç erkeklere ve genç kadınlara birçok iş imkanı sunacaktı.Böyle bir imkan sunacak kişi sevgi ile anılmasın da ne yapsın değil mi?Geçmişi unutmamış ve sessizce bekleyenler olmasaydi. Tess yıllar önce o deneylerde kaçan biri olarak oğlu ile sakın bir hayat sürmektedir.Taa ki oğlu kaçırılana kadar... Johan bu kadar şeyi yapınca kimsenin ondan intikam almayacağını düşünmüyor olmaz diyecegim de İntikam için edilen yeminler,uyanması beklenen bir tanrıça ve bunun ağır bedelleri olabilir.Tanriça beklemek kolay peki uyanması için gereken beden kim? Şimdi sıra gerçek acılarla yüzleşmenin hatta korkularını zihinler de hissedebilmek için tam zamanı. #alintilar "Gençler hayal ettikleri geleceklerine ne kadar bağlıysa, yaşlılar da kendi topraklarına o kadar bağlıydılar." "Kediler ve baykuşlar,sporcular ve patlayan gezegenler sayfalar üzerinde birbirleriyle yarışıyorlardi.Hiçbir şey karanlık veya kesin değildi.İsimler veya gölgeler yoktu."
Kali
KaliDemir Barlas · Perseus Yayınevi · 20238 okunma
Kışın yıldızlar daha parlak, yürek daha kara
bir hediyeydi kendini hüznünün deryasına bırakmıştı kaçtığı şeyler onu yakalamıştı örtmeye çalıştığı şeylerin altında ezilmişti hüznünü daha da güçlendirecek bir şarkı açmıştı çünkü kendisine kendisini bu yolla açıklıyordu bu yolla kendini hâlâ yaşıyor hissedebiliyordu dayanamayıp sessizce, sessizce bir göz yaşı dökmüştü ağzı bükülmüştü adeta sesini bastırıyor gibi içten içe hâlâ susturuyordu kendisini fakat düşüncelerinin, birikmişliklerinin, belirsizliklerinin sesi... dinlediği müzikten daha yüksekti trajikomik bir şekilde önündeki kurabiyeyi yiyordu sesini daha da bastırır diye hiç canı çekmiyor, ağzını daha da büküyordu fakat, üşeniyordu kalkıp mutfağa götürmeye sanki çok mühim bir şey görmüş de gözünü kırparsa o şeyi kaçırır gibi korkarmışcasına gözlerini tek bir yere dikmişti yanındaki küçük lambayı yeni almıştı, bir yandan içinde onun sevinci vardı... fakat lambanın ışığı gitgide huzmeleşiyordu, gözlerindeki yaşla birlikte,,, yüreğindeki yasla birlikte... kendisini kendisinden başka dinleyen yoktu kimseye anlatmaz, kimse de sormazdı herkesin kendi derdinde olduğu bu çağda kimse kimsenin umurunda değildi umursayan insanlar da tıpkı onun gibi kendisini tüketirdi, böyle insanlar tıpkı hiçbir şey onların umurunda değilmiş gibi rol yaparlardı, eğer umursadıklarını belli ederlerse oracıkta kurban olurlardı, toplum tarafından, sen ve ben tarafından... o ki bir mum edasında, ateşi yalnız kendineydi hem en parlak hem en görünmezdi o...
Reklam
Sokaklardan, caddelerden geçiyorduk. Bir sürü araba, üst üste insanlar, kalabalık... Herkes birbirinin yaşamından habersiz, bir yol tutturmuş gidiyordu, kimse kimsenin umurunda değildi; kimse böyle bir çaba içinde de değildi.
Sayfa 137 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hindistan, İngiltere'nin refahı için vazgeçilmez hale geldikçe milyonlarca Hindistanlı pekala önlenebilir kıtlıklarda, açlıktan can vermeye başlamıştı. İngiltere'nin acımasız ekonomi politikalarından ötürü İngiliz Sömürgeciliği Holocaust'u diye tabir edilebilecek olan bu durumun sonucu olarak 30 ila 35 milyon Hindistanlı açlıktan
Karizma belli koşullandırmalarla ortaya çıkar. Aynı insan Papa olmadan önce karizmatik değildi, aniden karizmatik oldu. Nasıl bir mucize gerçekleşti? Sırf papa olarak seçilmiş olduğu, oylama sonucunda papa olarak seçildiği için karizmatik oldu. Şimdi milyonlarca insan onu beğeniyor, öncesinde kimsenin umurunda olmazdı... Aynı insan altmış yıldır var ama kimsenin umurunda değildi. Bu sadece yaratılmış bir yanılsama. Aynı insan, bir ülkenin cumhurbaşkanı olduğu anda karizma sahibi olmaya başlar, cumhurbaşkanlığı bittiği andan itibaren de karizması sona erer, o zaman önemsiz birine dönüşür. Rusya'da devrim olduğu sırada başta çok karizmatik bir lider vardı, Rusya Başbakanı Kerensky. Devrim sırasında oradan kaçtı ve elli yıl boyunca bu karizmatik liderin lafı bile geçmedi. İnsanlar onu tamamen unutmuştu, oysa Lenin'den önce Rusya'daki en önemli adamdı tüm sahneye hakimdi. Elli yıl sonra New York'ta bir bakkal olarak öldü! Öldüğünde onun Kerensky'den başka biri olmadığı ortaya çıktı. Elli yıl boyunca bakkallık yapmıştı ve kimse onun karizmatik olduğunu düşünmemişti. Ben karizmatik değilim ve bütün bu saçmalıklara da hiç inanmıyorum. Ben basit olanı, koşullandırılmamış olanı, masum, sıradan olanı yüceltiyorum ve tüm kategorilerin yok olmasını istiyorum: Günahkâr ve aziz, kutsal olmayan ve kutsal, dünyevi ve ilahi, ahlaki ve ahlak dışı, tüm kategorilerin. TÜM kategorilerin eriyip yok olmasını istiyorum! İnsan sadece insandır.
Sayfa 202 - Ganj yayıneviKitabı okudu
Albigny Caddesi'nde sol kaldırımdan ilerledik. Yanımızda vilayet binasının bahçeleri uzanıyordu. Her iki yönden de birkaç otomobil geçti. Yvonne'a, Hendrickx'in elini neden kalçasına koymasına izin verdiğini sordum. Bana bunun önemi olmadığını söyledi. Kendisine kupayı kazandırıp sekiz yüz bin franklık bir çek verdiği için ona iyi
221 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.