Esere dair daha önce olumlu, olumsuz birçok eleştiri aldım. Ama ben kimi eserlerin insan seçtiğine inananlardanım. Şimdi eser bitti ve kendi kendime kurduğum ilk cümle ne oldu biliyor musunuz:
İyi ki şu anki hayatımı yaşıyorum...
Evet bambaşka bir hayatım olabilirdi.
Daha zengin olduğum,
Daha popüler olduğum,
Daha başarılı olduğum,
Etrafımda daha
Kimse kimseyi anlamıyor, bilmiyor dedi. Herkes, her şey ve herkes hakkında, kendi düşüncelerine, bilgilerine göre anlam veriyor. Ve siz ne yaparsanız yapın, boşuna. Böyle bir kez hükmü giydiniz mi, tıpkı adli mahkumlar gibi bunu uzun uzun çekmeye ve devam ettirmeye mecbur kalırsınız. Mesela benim hakkımda hiç kimsede zerre kadar doğru bir fikir olmadığına eminim. Ne yapsalar, beni anlayamazlar ki. Bir kere, onların hiçbirine benzemiyorum. Buna eminim. Etrafımdaki bütün insanlara bakıyorum, hiçbirine benzemiyorum. Bütün dünya, mesela, paraya tapıyor; gösterişe meftun. Hâlbuki ben, paradan nefret ederim. Gösterişi hiç sevmem. Dünyada paranın sebep olduğu felaketleri, acıklı faciaları düşünün. Hayatın en zararlı, en öldürücü ve en zehirli mikrobu değil mi?
Asya'nın derinlerinden Avrupa'ya doğru bugüne dek görülüp duyulmamış bir kıran geliyordu. Seçkin birkaç kişi dışında herkes ölüyordu. İnsanların bedenlerinde yeni birtakım kurtçuklar, gözle görülmeyen yaratıklar türüyordu. Ama akıl ve iradesi olan yaratıklardı bunlar. Bunları bedenlerine alanlar cin tutmuşa dönüyor, deliriyordu. Öte