Ses hiç kesilmeden sürüyordu. Winston bir an kendine geldi ve ötekilerle birlikte bağırıdığını, topuklarını var gücüyle iskemlenin basamağına vurduğunu fark etti. İki Dakika Nefret'in en korkunç yanı, insanın katılmak zorunda olması değil, katılmaktan kendini alamamasıydı. Otuz saniye sonra en küçük bir zorlamaya gerek kalmıyordu. Tüm topluluk, elektrik akımına kapılmışçasına, ürkünç bir kin ve nefretle azgınlaşıyor, öldürme, işkence yapma, yüzleri bir balyozla yamyassı etme isteğine kapılıyor, insanlar ellerinde olmadan yüzleri kaskatı kesilerek çılgınlar gibi bağırıp çağırıyorlardı. Ama yine de, duyulan öfke, bir pürmüzün alevi gibi bir nesneden öbürüne yöneltilebilen, soyut,kimseyi hedef almayan bir duyguydu.
''Baylar! Körebe oynamaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? Vatanseverliği, halk sevgisini, kültürel gelişime sağladığınız katkıyı bağırarak anlatıyorsunuz. Kendiniz halk ve vatan için, kültür adına ne yaptınız,söyler misiniz? Bazıları utanmadan, inatla ve haince bir arsızlıkla bu ''değerli vatanı'' talan ediyor, ''sevgili halkını'' soyup soğana çeviriyor. Diğerleri bürolarda, yayınevlerinde aylak aylak vakit öldürüyor, okul ve üniversitelerde memur olarak çalışıyor. Ve bütün bunlar olurken ''sevgili halkı'' temsil eden milyonlarca insan maddi manevi çöküşe sürükleniyor, sakat kalıyor, içip kendini kaybediyor, kalpleri kin ve öfke doluyor. Halkın temel değerleri giderek yok oluyor.''
Reklam
Keyfime göre davranma kararımı haklı göstermeye çalışmayacağım ama içinde bulunduğum durumda kendimi hoşlandığım işlerle oyalamanın büyük bir akıllılık hatta bir erdem olduğuna emin olduğum için bu kararı makul buluyorum. Bu yüreğimde herhangi bir intikam ve kin tohumunun kök salmasına engel olmanın yoludur ve hayatımda herhangi bir eğlenceden zevk alabilmem için, öfke uyandıran tüm tutkulardan arınmış bir huya sahip olmam gerekir. Bu, bana işkence edenlerden intikam alma yöntemimdir ve onlara rağmen mutlu olmam, onlara verebileceğim en korkunç cezadır.
Kin bir tuzak, çünkü bizi hasmımıza fazlasıyla bağlıyor.
"Ah eski İstanbul! İçten içe kaynaşan hayatıyla, durmadan çarpışan ihtiraslarıyla, kin ve sevgileriyle, birdenbire coşan nefretleriyle, kaynayan sular gibi içten dönen ve derinleşen dolaplarıyla, daima kızdırılmış bir kaplan gibi atılmağa, parçalamağa hazır ocaklarıyla, tekkeleriyle, esnafıyla, o kadar parça parça, dağınık göründüğü halde istediği gün, sokakta, çarşıda, meydanda birdenbire birleşen, acayip ve korkunç bir mahluk gibi halka halka büyüyen, genişleyen, okyanuslar gibi homurdanan, önüne çıkan her şeyi yakıp yıkan, devirip altüst eden, kadını erkeğini tamamlayan halkıyla her türlü canlılığın üstünde canlı şehir."
Sayfa 44 - Dergah Yayınları, 10. baskıKitabı okudu
"Eğer beni öldürmek istiyorsan benden nefret et, bana kin duy....ve bir korkak gibi yaşa. Kaç, kaç ve hayata tutun. Benimle aynı gözlere sahip olduğunda beni bul.."
Uchiha Itachi
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.