Bu nefret ve kin kaosundan kurtulmuş gibi görünen bir tek yer vardı:Kudüs yakınında,Araplarla Yahudilerin barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşadıkları küçük bir bina.Dışarıda olup biten çılgınlıklara karşılık bu kayıtsızlık cennetini gezen uluslararası Kızılhaç Delegesi İsviçreli Jacques de Reynier,Kudüs Akıl Hastanesi’nden içini çekerek ayrıldı:”Ne mutlu akıl hastalarına!”
" - Zavallı Tolganay ! O yıl pek sessiz, pek ağır başlı idin. Buraya gelir, dudaklarını sıkar ve hiçbir şey söylemeden giderdin. Ama ben seni anlıyor, gün geçtikçe her şeyin daha zor, dayanılmaz hale geldiğini gözlerine bakıp görüyordum.
- Evet, toprak ana, insan istemeden düşüyor o hallere. Ama, savaşın kanlı pençesini boğazına geçirmediği bir tek aile,bir tek insan yok ki ! Hele o kara haberi, ölüm haberini bildiren o kağıtlar yok mu, insanı canevinden vuruyor, öfke ve kin bakışlarını donuklaştırırken, yüreğini parça parça ediyordu. "
İşte bu!" dedi Erenda kin dolu tehditkar bir sesle."Eğer yasalar bu kadar çabuk yapılıp bu kadar çabuk değiştiriliyorsa kaos, sandigimizdan daha da yakın demektir."