"Ancak bu, hepsini birbirine bağlayan daha büyük kapsayıcı sorunu ortaya çıkarıyor. Kendinize şunu sorun: Bu yapay zekalar neden dünyamıza bu kadar uygun değil? Ben şunu savunuyorum: çünkü dünyanın metafiziği bize öğretilen yalanlardan çok farklı. Kozmopolit ve sadakatten kaçan büyük teknoloji birlikleri, insanlığı küreselleştirmeye
Çoklu zeka kuramı
Bir şeyi çabuk öğrenmemiz zeki olduğumuzu göstermez. Tıpkı yavaş öğrenmemizin Zeki olmadığımızı göstermemiş gibi. Farklı şekillerde öğreniriz. Bu çevremizi nasıl algıladığımızla da ilgilidir. Howard Gardner’in çoklu zeka kuramına göre, bilişsel yeteneklerimiz geniş bir yelpazeden oluşur: Sözel zekaya sahip kişi: sözcükler aracılığıyla öğrenir. Okumayı ve yazmayı, öykü anlatmayı sever. Yeni bir dil öğrenmeye meraklıdır. Kinestetik zekaya sahip kişi: yaparak yaşayarak öğrenir. Bedenindeki hislere duyarlıdır. Dokunmayı ve kurcalamayı sever. Matematiksel zekaya sahip kişi: neden sonuç ilişkileri kurarak öğrenir. Problem çözmeyi sever. Zeka oyunlarına bayılır. Görsel zekaya sahip kişi: çevresini gözlemleyerek öğrenir. Şekiller, grafikler çizimler ona yardımcıdır. Duyuşsal zekaya sahip kişi: seslerle öğrenir, müziğe ilgisi vardır. İçe dönük zekaya sahip kişi, kendi kendine öğrenmeyi tercih eder. Bağımsızlığı sever. Dışa dönük zekaya sahip kişi: grup içinde öğrenir, iletişimi güçlüdür. Doğa zekasına sahip kişi: doğa olaylarına meraklıdır ve çevreye karşı duyarlıdır.
Sayfa 54 - TÜBİTAK yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir arkadaşınıza tüm istekleriniz gerçekleşmiş gibi duygu dolu dost bir mektup yazın. Mektubu göndermeniz gerekmez. Burada amaç, mektubu yazarken arzularınızı olmuş gibi hayal ederek yazıya dökmektir. Böylece NLP’de önerilen görsel, işitsel ve kinestetik kanalların hepsini bir arada kullanmış olursunuz.
Sadece kendi zihnimiz hakkında fikir yürütmüyor, diğerlerinin zihinlerinde neler olabileceğine dair de çoğu zaman çok isabetli tahminler yapabiliyoruz. Söylediklerimizin karşıdaki insanlar tarafından anlaşılabilmesi ve onların dediklerini anlayabilmemiz, aslında böyle ilginç bir zihinsel özelliğe dayanıyor. Bu zekâ tipi hem duygusal hem toplumsal hem de beden hareketlerine yani kinestetik algıların gücüne, o alanlara ait zekâya dayanıyor. Söz gelimi matematiksel zekâsı çok yüksek olan bir çocuk, etkileşim açısından fakir bir sosyal ortamda yetişirse bu yetenekleri gelişmez ve hatta zamanla körelebilir. Bu nedenle, o kişinin zekâsından bahsederken sadece zekâsıyla yapabildiği birkaç işe bakıp da “üstün” yahut “geri” zekâlı olarak nitelemek, bizi ciddi hataya sürükleyecektir. Maalesef bugün yapılan da çoğu zaman bu oluyor.
Ama bu arada biz de kaybediyoruz, zira "izlemek sakinleştiriyor." Seyirci konumunda olmak bizi edilginleştiriyor. Araba kullandıkça, televizyon izledikçe, fast food tükettikçe, hakiki bir uyarandan yoksun kalıyoruz; konfor ve hız, bedenlerimizi hissizleştiriyor. İşte bu suretledir ki, kinestetik de anestetiğe dönüşüyor.
Reklam
Kinestetik, dokunsal öğrenme
Daha somut şeyleri kavrarlar. Dokunsalların eğitiminde onların öğrenmesine yardımcı olacak somut nesneler kullanılmalı. (Plastik küpler , daireler gibi.)
İnsanların aynı uyaranlara farklı cevaplar vermelerinin nedeni; beynin görsel, işitsel ve kinestetik merkezlerinin her insanda farklı orandalarda çalışmasıdır. Görsel merkezi daha aktif çalışan bir insan daha çok gördüklerini, işitsel merkezi daha aktif çalışan bir insan işittiklerini, his ve duygu dünyası hassas olan bir insan ise hissettiklerini hatırlayacaktır.
İyi bir satıcının müşterinin algı tipini (görsel/işitsel/kinestetik) tespit ederek ona göre iletişim kurması gerekir.
Reklam
Eğer öğrenci görsel/kinestetik öğrenme yöntemleri ile daha iyi öğrenebiliyorsa yeni sözcükleri önce görsel olarak gösterin. sonra da öğrencinin gördüğü sözcüğü parmağıyla önce havaya, ardından da sıranın üstüne yazmasını sağlayın. öğrenci sözcüğü görmeyi, şekline dokunmayı ve nasıl okunduğunu duymayı isteyecektir.
Sayfa 49 - Arkadaş YayıneviKitabı okudu
Disleksik öğrenciler genellikle görsel/kinestetik yolla öğrenmeyi tercih ederler.
Sayfa 48 - Arkadaş YayıneviKitabı okudu
Şempanzeler bizimle pek öyle iste­diğimiz kadar alakadar olmazlar ama birbirlerine karşı büyük ilgi gösterirler. Birbirlerinin en küçük hareketini bile takip edebilmek için yüzlerini yüzlerine yaklaştırırlar, ağızlarını koklarlar, hatta bir ödevle uğraşan arkadaşlarına ellerini dokundurup, kinestetik geri besleme alırlar. Maymunlar insanları taklit etmekte o kadar da başa­rılı değildir ama maymunlar maymunları taklit etmeyi severler,
Sayfa 121
128 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.