Aradığınız kılıcın değeridir kının değil.
Korkunun, nefretin, kinin en ufak bir kırıntısını bile hiçbir mucizenin içinde bulamazsın.
Sayfa 152
Reklam
Sevme Sanatı
En önemli verme edimi, maddi şeyler değil aksine insana özgü dünyadan bir şeyler vermektir. Bir kişi bir başkasına ne verebilir? Sahip olduğu en değerli şeyden, yaşamından, kendinden bir şeyler. Bu tabii ki kişinin yaşamım bir başkasına adaması anlamına gelmez içinde yaşattıklarıdır vereceği şeyler, sevinç­ lerini. ilgisini, anlayışım, bilgisini, nüktesini, üzüntü­lerini verebilir“ İçinde yaşayan şeylerin dışa yansı­yan her türlü belirtisidir verecekleri. Böylece yaşa­mından bir şeyler verdikçe karşısındaki kişiyi zengin­leştirir, kendi içindeki yaşama sevincini coşturarak onunkini de coşturur. Almak için vermez, vermek başlıca doyulmaz bir sevinçtir. Verirken karşısında­ kinin yaşamına bir şeyler aktarmaktan kendini ala­ maz, bu aktardığı şey ona geri yansır.
Sayfa 33 - Say yayınlarıKitabı okuyor
Ey aşı ekmeği bol Çukurova Üç beş kişiye mi verdiler seni Kimi çeltik eker bozulur hava Cilis batırdılar kırdılar seni   Sivrisinek aşılıyor sıtmayı Ayırdetmez baylar ile dutmayı Çor çocuk ne bilsin kinin yutmayı Bir kara cehennem ettiler seni
İnsanın beş dirhemi faziletse yirmi beş kilosunun zillet olduğunu anlamaya. Elli tonluk kinin yerine iki gramlık sevgiyi ne diye övmeli, tasvir etmeliydi.
Sayfa 23
nefret ve kinin en bariz olgular konusunda bile insanı kör ettiğini bilmez miyiz?
Reklam
İkiyüzlünün birisin sen; yalnızlığa gömülüşün özlediklerini daha taşkınlıkla tadabilmek için! Kendini etlerden, şaraptan, hamamlardan, kölelerden, şanlar şereflerden yoksun bırakıyorsun; ama hayal gücünle öyle şölenler, öyle güzel kokular, çıplak kadınlar, seni alkışlayan kalabalıklar sunuyorsun ki kendine! Kadınsız yaşıyorsun, ama herkesten daha ince, daha sinsice bir düşkünlüğün var kadınlara, dünyayı hor görmen de ona karşı beslediğin kinin güçsüzlüğünden! Senin gibilerin asık yüzlü olmaları bundan geliyor, ya da inançsızlıklarından belki. Gerçeği benimsemek sevinç verir insana. İsa dertli miydi? Dostlar alırdı çevresini gittiği yerde; zeytin ağacının gölgesinde dinlenir, madrabazın da evine girer, şarap üstüne şarap içer, günah işlemiş kadınları bağışlar, bütün dertlere deva getirirdi. Oysa senin, kendi yoksulluğundan başka hiçbir şeye acıdığın yok. Bir vicdan azabı, hırçın bir azgınlık içinde kıvranır gibisin; o kadar ki bir köpeğin okşayışına, bir çocuğun gülümsemesine tekmeyle karşılık verecek duruma gelmişsin.
Kıskançlığın, kinin, yalanın olmadığı bir yaşam yaşamaya değmezdi.
Sayfa 34 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
O halde beni en köklü biçimde tartışma konusu eden kimdir? Sonlu olan benle veya ölümlü ya da ölüm için varlık olmanın bilincindeki benle ilişkim değil, ölerek uzaklaşan öteki önün­deki mevcudiyetimdir. Ölerek kesin olarak uzaklaşan öte­ kinin yanında mevcut durmam, ötekinin ölümünü beni il­gilendiren tek ölümmüş gibi üstlenmem; işte beni kendi dışıma bırakan ve imkansız olmasına rağmen beni bir ce­maatin Açıklığına açabilecek tek ayrılık.
Bir kalpte ya kin olur ya da din, asla bu ikisi beraber bulunamaz. Dinin varsa kinin olmamalı. Kalbinde kini olan da dinini gözden geçirmeli, sorgulamalı.
Reklam
Tabii Gecekanı apayrı bir konuydu. Vasher kının ucunu ardında yerde sürüyerek inanılmaz ağır kılıcı tek elinde taşımaya devam edip kalabalığın içinde ilerledi. Bazı insanlar kılıçtan korkuyla sakınıyordu. Bazıları ise ondan gözünü alamıyordu. Belki de Gecekanı'nı yeniden çantaya koymanın vakti gelmişti. "Ah, hayır, yapamazsın", dedi Gecekanı. "Aklından bile geçirme. Yeterince uzun süre kapalı kaldım." "Senin için ne fark edecek ki?" diye düşündü Vasher. "Biraz temiz havaya ihtiyacım var" dedi Gecekanı. "Ve güneş ışığına". "Sen bir kılıçsın" diye düşündü Vasher, "Palmiye ağacı değilsin." Gecekanı bulun üzerine sessizliğe gömüldü. İnsan olmadığını bilecek kadar akıllıydı ama bu gerçeğin yüzüne vurulmasından hoşlanmazdı. Bunu duyduğunda genellikle öfkeli bir sessizliğe gömülürdü.
Şimdi beni unut sevgilim. Tenimi ve alçaklıklarımı unut. Beni kanadı kırık küçük bir yavru gibi bulduğun, çoktandır sanki birini beklediğin varmış gibi katlandığın, o çöplükte bulduğun beni, baktığın, büyüttüğün beni unut. Şimdi bu acıya ne benim kuş kadar yüreğim, ne senin anaç kalbin dayanır. Sana son kez sarılıp uyuduğum o son gecede tüller ve silahlar gördüm düşümde. Bugün ayrılığın ilk günü. Hiçbir şeyi hiçbir şeye yoramayacak kadar kara bir kının içindeyim. Kara bir kan içindeyim. Tüller ve silah nedir bilmiyorum.
Sayfa 134Kitabı okudu
Gerçekten yüce gönüllü insanlar düşmanlarının başına gelen felaket, ona duydukları kinin sınırlarını aştığında merhametli davranmaya hazırdır.
Zamanın, ateşin ve ölümün Boyası beyaz. Aşkın, yalanın, kinin rengini Kırmızı yaz. Düşlerin, sevi'nin ve saygının giysilerini Maviye boya. Yoksulluğun, umutsuzluğun ve ayrılık gömleğini Kara çiz.
Sayfa 77 - BaşlıkKitabı okudu
- Belki de, dedi Nevin, insandaki iyiliğin, güzelliğin, faziletin, merhametin, aşkın sözcüleri tutturdukları şarkıların yeni paşalar nezdinde beş para etmediğini anlayınca başladılar kötülüğü, pisliği, açlığı, üşümeyi, hastalığı, ahlaksızlığı görmeye. İnsanın beş dirhemi faziletse yirmi beş kilosunun zillet olduğunu anlamaya. Elli tonluk kinin yerine iki gramlık sevgiyi ne diye övmeli, tasvir etmeliydi.
Sayfa 23 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.