Kayra gerçek hayatta başarılı olmuş, mesleğinde ilerlemiş, hayatın zorluklarıyla mücadele etmiş her gördüğü insanın hakkında şöyle derdi: "İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun, yine de hafiftir hayat. Çünkü altı deliktir. Delikse ölümdür! Bütün kazançlar bu delikten kayip gider." Ve böylece kendi vahşiliğini, mevcut dünyayı reddedişini kendince meşrulaştırırdı.
Sayfa 463Kitabı okudu
Bir yerlerde insanları hapse atıyor olmalılar, başkalarını öldüresiye üzdükleri, derin mutsuzluklara ittikleri için. Belki cinayetlerin değil ama intiharların azmettiricileri oldukları için cezalandırılması gerekir birilerinin.
Reklam
Aa olmadı ama bu :))
“ Dışarıdan bizi izleyen bir çift göz olsaydı, herhalde dünyanın en dengesiz insanları olduğumuzu düşünürdü.”
Sayfa 46 - EpubKitabı okuyor
Ve artık bilmesinin zamanı geldi! Gözlerini açmalı. Nefsine sahip çıkmasının zamanı geldi. Hayat reddedemeyeceği kadar güzel ve gerçek. Bu hayatta umut, sevgi, dostluk, insanlık var! Ölümse boş bir kağıt! Kayra, yolculuğunun parçaladığı hayatını toplayıp geri dönmelisin. Çünkü burada her şey var!.. Her şey var.
"İnsanlar..." dedim fısıldayarak. "Taşırlar insanları. Kundaktayken, tabuttayken. Hep taşıyacak birileri olur. Bazıları dostluktan, bazıları cepteki paradan, bazıları da içindeki bulundukları sistem bir gün onlara da taşınma sırasının geleceğini söylediği için, taşırlar insanı..."
Aynaya bakıp kendini tanıyamamak, insanın kendi anılarını bir başkası yaşamış gibi anlatması, dünyanın kendisi dahil üzerindeki hiç bir şeye kayda değer bir varoluş nedeni bulamamak ve zihnin bedenden binlerce kilometre uzakta olması o kadar korkunç ki!
Reklam
Seversin vazgeçmeyi. Bu işten de vazgeç. Mutluluğundan vazgeçtiğin gibi!
Cehalete geri dönüşün cehaletten çıkmaktan çok daha zor olduğunu, hafızamın rahatsız eden darbeleriyle anlamıştım..
Benim kafanın çalışma şekli:)
Ne yapmak istediğini bilmiyorsan, ne yapmamak istediğini düşün..
Sayfa 157
Hepimizin bastığı yerde bir ceset var. Hepimizin altında bir ölü var. İnsanlık gömdüğü yakınlarının üzerinde yürüyor. İnsanlık ölümün üstünde duruyor. Koşuyor, spor yapıyor. Ve artık insanlık bir karar vermeli. Ya cenazelerde ağlamayacak ölülerine ya da üzerine basmayacak , sevdiklerinin cesetlerinin beslediği toprağın!
Reklam
En kötüsü de bu, diye düşündüm. Uyurken bile kendinden tamamen geçmemek…
Sayfa 95
Kurtulmaya gelmiyoruz dünyaya. Daha çok saplanmak için buradayız. Dibine kadar. Onun için çürüyor bedenlerimiz ölünce..
Yıllar önce, okuduğum kitaplardaki, seyrettiğim filmlerdeki yalnız insanlara özenirdim hep. Yalnızlara. Konuşacak kimsesi olmayanlara. Sonra hayat beni buralara getirdi. Tabii ayaklarımın azımsanamayacak yardımıyla. Ve artık o roman karakterlerinden biri oldum. O kitaplardaki yalnızlığı çok gösterişli bulurdum. Aynı zamanda da korkutucu.Kendime “ Bu kadar yalnız kalınabilir mi ?” diye sorardım. “Sosyal hayvan insan, dayanabilir mi kimsesizliğe?” Ama artık biliyorum yalnızlığın korkulacak bir yanı olmadığını…
Bütün hayatımız boyunca beklediğimiz ve nereden geleceğini bilmediğimiz huzuru arıyoruz.
eğer gerçekten inansaydı yazdıklarına, çoktan intihar etmiş olurdu...
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.