"Tek bir namazı bile kaçırmazdı, katı kalpli görünse de verdiği sadakalar, yaptırdığı hastaneler ve imarethanelerle namı tüm Osmanlı toprağında almış başını yürümüştü. Cumadan cumaya atına binip vezirlerini paşalarını lalalarını yanına alıp Ayasofya'ya gittiğinde millet birbirini çiğnerdi onu bir kez görebilmek için. Bu şehrin fatihi II. Mehmed'in oğlu II. Bayezid işte böyle bir adamdı."
Her zaman söylendiği gibi, hata yapanın adı ne kadar büyükse hata da o kadar büyür.
Reklam
"İstanbul'da büyük ticari itibar ve servete sahip seksen yaşlarında bir Yahudi kadın, bugün Sadrazam'ın Divanı'nın önünde öldürüldü. Harem duvarındaki bir pencereden Sultan III. Mehmed bu olayı seyretti. Kadının cesedi meydanlarda sürüklendi ve köpeklere yem yapıldı, aç hayvanlar onu hırıltılarla parçaladı. Kesik başı ve hatta mahrem yeri kazıkların ucunda sokaklarda dolaştırıldı. Vücudunun bazı parçaları da askerler tarafından, gözdağı olsun diye, ona rüşvet vererek makam sahibi olduğu söylenenlerin kapılarına asıldı. Bunlardan birini Galata'daki evimizin civarında ben de gördüm. Oğulları da aynı yerde öldürülüp cesetleri köpeklere atıldı. Ertesi gün de onlardan kalanlar aynı yerde yakıldı. Bütün bunlar, Valide Sultan'a karşı çıkan bir sipahi isyanı sonucunda oldu. Valide Sultan, tüm rüşvetlerini bu kadın aracılığıyla alıyordu. Kadının oğulları da İstanbul'un en varlıklı ve etkin tacirleriydiler. Servetleri milyonlarca duka değerindeydi ve tabii ki bunların hepsi, onlar öldürülünce Sultan'ın hazinesine gitti." John Sanderson "Levant'ta Seyahat" kitabından
Sayfa 7 - İnkılap Kitabevi (2000)Kitabı okudu
Osmanlı
Murad, Fatih kanunuyla kardeşlerinin boğulmasından sonra az ağlamamıştı. Ama Mehmed on dokuz kardeşinin boğulmasını gözünü kırpmadan seyretmişti. Babasından ve diğer şehzadelerden gebe kalmış cariyeleri de ayaklarına taş bağlayıp denize attırmıştı.
Sayfa 379Kitabı okudu
Tanrı verdiği acıların ilacını da yollar.
Reklam
211 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.