Bedri Rahmi Eyüboğlu Karadut
1949’da bir gün İstanbul Büyük Kulüpteki bir toplantıda, davetliler Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan bir şiir okumasını istediler. Eyüboğlu ayağa kalktı ve Karadut’u okumaya başladı. Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gözlerinden yaşlar süzüldü. Salondaki herkes niye ağladığını anlamıştı, tabii herkesten çok, hemen yanı başındaki karısı Eren Eyüboğlu.
Hangisinin durumu daha trajik..
KARADUTUM ŞİİRİNİN HÜZÜNLÜ HİKAYESİ ..... 1949’da bir gün İstanbul Büyük Kulüp’teki bir toplantıda, davetliler Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan bir şiir okumasını istediler. Eyüboğlu ayağa kalktı ve Karadut’u okumaya başladı: “Karadutum, çatal karam, çingenem Daha nem olacaktın bir tanem Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım,
Reklam
Suskunum... Dilim lal olmuş , Yüreğim Pervane Gözlerimde ıssız bir biçare.. Hangi Tarafa Yönelsem ucsuz bucaksız bir umman, Ummanda kaybolmuş kırılgan bir yürek... Muhtacım bir yudum duana , bir nefes merhametine , bir damla sevgine. Ey sahip! Duyuyorsun değilmi beni! Kalemimden çıkan sözcükleri değil , Yüreğimden Dökülen Dizeleri... Mevlana
Yeşil dalların arasında kara soluklar. Küçük mavi çiçekler sarmış çehresini Zeytin ağacının altında, can çekişen Altın adımlarını sürükleyen yalnızın. Gece, sarhoş kanatlarla çırpınmakta. Hafiften kanayan bir boyun eğiş, Çiçeklenen dikenlerden damlayan çiğ taneleri. Kırılan bir yürek kucaklamakta Güleryüzlü bir merhametin kollarını.
gelmedin son hayal de yanıp yanıp kül oldu bu deruni kavgada kırılan gönül oldu şimdi menziller elem, yürek duman, sine çak devleri mahkum eden hayatım şimdi helak gelmedin yıldırımlar düştü hülyalarıma nasıl kıydın be zalim masum rüyalarıma sana doğru her adım neden hep ölüm sunar seni her andığımda renk solar, desen yanar hangi rüzgar sabırla böyle koşar ardından hangi el nakış nakış gergef dokur ardından susarsam anlatır mı seni göklere tarih bensiz olur mu sabah güler mi kara talih gelmedin koptu zincir parçalandı anılar sardı bütün ruhumu tükenmeyen ağrılar kalbimin pembe köşkü harab oldu gelmedin bahçesinde açan gül turab oldu gelmedin bil ki kıyamet kopsa bu ateş sönmeyecek heyhat! şair mehtaba bir daha dönmeyecek Nurullah Genç
Şiirli Günler Olsun...
Bir kızın kocaman gözlerinde gördüm bulutların dağlara sessizce çöküşünü Çocuksu susuşları gördüm, kırılan sevinci Ve kalbimi puslu yamaçlardaki pusulara saldım çobanlar çoktan inmişlerdi ovaya bense yapayalnız bir ağaçtım doruklarda Harelenen sularda bir yanık kokusu ve uzun boyunlu bir kızın gülümseyişi Işık zamana bağlı zamansa onun kocaman
Reklam
Geri113
140 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.