Kirpiklerimi yalnızlığın beni esir aldığı bu dünyanın üzerini örter, uyumadan evvel kendimi hayallere teslim ederdim. İmkânsızdı, bilmiyor değildim. Ancak en güzel imkânsızlık geceleri uyumadan önce kurduğum hayellere sakladıklarım değil miydi? Zaten biz aydınlıkta kaybolmasından sakındığımız o kırık hayalleri gecenin karanlığında koymumuza sarıp usul usul sevmek için bitirmiyor muduk günleri? Öyle gecelerde yalnızlığımı terk edip hayallerle dalmaktan ürkmezdim çünkü sessiz sessiz adımladığım o hayallerde umutsuzluğuma yer açılmazdı. Sevdiklerim, sevmeye korktuklarım ve belki hiçbir zaman sevemeyeceklerim... Düşlerim çok kalabalıktı. Bu dünya da hiç sahip olamadıklarım orada kendine bir yer bulmuşlardı.
Yas, gözyaşından olduğu kadar buruk tebessümden; kaybedilen geçmişten olduğu kadar kazanılamayacak gelecekten de besleniyor. Bu yüzden, kah geçmiş anıların yetim hatıralarına dalıyor, kah gerçekleşemeyeceğini bilmenin hüznüyle yeşeren kırık dökük hayaller kuruyordum.
Reklam
Yanılsamalar, kırık umutlar, ütopyalar, özlemler, olanak ve ola­naksızlıklar, acılı hayaller, içimizde varolan ve saat zamanıyla hiç­bir alakası olmayan içsel zaman bilincinin bir parçasıdır.
Sayfa 50 - Yapı Kredi Yayınları, 1.Basım, İtalyancadan Çeviren: Meryem Mine Çilingiroğlu
Gelecekten beklediği nelerse onları kafada keyfince şekillendirip sonra onlara uymayan durumlarla karşılaşınca hayalleri yıkılan kimselerden değilim. Güvendiğim dağlara kar yağmış falan değil. Derinden bir düşkırıklığı benimkisi. Geçen her gecenin leyle-i kadr, karşılaştığım her kişinin Hızır olmadığını anladığım zaman kırılıyorum. Böylece kırılan bir düş haline dönüştüğümü görüyorum. Evet, bizzat kendim bir düşkırıklığıyım, kırık bir rüyayım ben. Ve hepimiz öyleyiz.
insanların bazı feveran devreleri vardır ki, küçük bir istihzar dakikası ile başlar. bu dakikada gözler birbirini istifsar ediyor gibi durur, güya "ağlayalım mı?" sualiyle bakışır. bu dakika uzun bir zaman kadar hatıralarla mâlidir, bu bir dakikada bütün yaralar -henüz taze kanayarak, her biri bir başka hatıranın ateşiyle yanarak- inkişaf eder. kalbin binlerce noktalarından birer ıstırap enini ile binlerce menfez açılır; türlü kırık ümitler, acı yemişler, matem hayalleri, bütün hayatın o ağlayan hediyeleri acı -bir kabristanın ervahı bezmi gibi- feryatlarıyla, giryeleriyle sürüne sürüne buluşurlar. bir gırîv ve matem mecmuası! yalnız küçük bir dakika: o vakit gözler kapanır, güya şu elem mahşerinin üzerine düşmüş bulutlarla mahmul bir sema... artık ağlamak zamanı gelmiştir.
Sayfa 281Kitabı okudu
Duygusuz bir sesle konuşuyordu. Bu seste ne sevgi vardı ne hayaller, ne kırık bir kalbin acısı.
Sayfa 541Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.