Tren yolları bana uzak diyarlarda kalbi kırık insanların gönlünü tazelemeyi hatırlatır. Çocukken kırık bir trenim ve raylarım vardı. Onunla aynı ray üzerinde gitmeme rağmen hayaller kurar her istasyonda inip insanlarla konuşur, teselli ederdim. Ve en sevdiğim meyve elmayı ikram ederdim..🌼🌼
Ne kağıt kalemsiz olmayı bilir ne de ben sensiz kalmayı
Neden bir dert biter diğeri gelir ateştir bu iyi bilir yakmayı
Kuşları anladım da senin kanatların yok nasıl uçtun da gittin
Kırık cam misali hatalarım acıtır seni böyle mi kaybettim
Bul beni kaybolmuşum izim silinmiş dilim suskun susmuşum
Bak bana mahvolmuşum senden kendimi almayı unutmuşum
Bul beni kaybolmuşum gecem günüme karışmış bir hoşum
Sanma ki sarhoşum ne var ne yoksa yıkıldı içimde bomboşum
Sensiz ben bomboşum
Ne gün güneşe doymayı bilir ne de ben sana bakmayı
Uyutsun gece beni sevmesem de sensiz hayaller kurmayı
Dikenleri anladım da senin çiçeklerin vardı nasıl soldun da gittin
Fırtınam oldun yıkıldım ben söyle seni böyle mi kaybettim
Bıçağı saplayan çıkarsın isteriz...
Kuşkunun yada kaybetme endişesinin hançerini kim içimize sapladıysa, onu oradan çıkarma ve yaramızı iyi etme kudreti de yalnızca ondadır çünkü.
İçimize yerleştiği andan itibaren sivri pençeli bir kuş gibi bizi didikleyen kıskançlığı, insanoğlunun en çözümsüz dertlerinden biri haline getiren de, çareyi o kara
Karanlık ve sessizlik bir olmuş.
Dün gece,
Saat on ikiyi yirmi beş geçe
Sana bir şiir yazmak istedim.
Sana bir buket gül almak istedim
Dün gece.
Kokunla gül kokusu bir olmuş,
Şimdi saat on ikiyi yirmi altı geçmekte.
Dudaklarına küçük bir öpücük kondurmak istedim
Dün gece.
Aşk ve gülümsemeler bir olmuş,
Saat on ikiyi yirmi yedi geçiyor
Uzadıkça uzuyor gece
Bir kuş olup uçmak istedim.
Hayaller ve umut yok olmuş,
Sana alacağım güller solmuş.
Şiirde yazamıyorum.
Senden uzak olmanın susuzluğu içinde
Yalnızdım dün gece.
ÜLKÜCÜ BİR NESLİN HİKÂYESİ: PK. 546*
PK.546’da bir ülkücü öğretmenin, bizim neslimizin ağabeylerinden merhum Necdet Özkaya’nın Adana’da tutuşturduğu büyük bir idealin hikâyesini okuyacak ve mazinin kapısını aralayıp dünden bugüne bakacaksınız.
Dünde yani, 1970’li