aşırı uzun konuştum ama elimde değil :)
Eleştiri spoi içerebilir!!
Kitap beklediğimin de ötesindeydi ilk konusunu gördüğümde yabancı film sanmıştım. Karakterlerin hepsini ayrı ayrı incelemek hatta saatlerce anlatmak istiyorum. Karakterlerin yaptıklarını sevdiğim kadar sevmediğim şeyler de oldu. Bu da kitabı daha gerçekçi yapıyor. Çocukluğunda çokça yara almış 7 yetişkini anlatıyor...
Bartu: Merhameti, abiligi, kan bağı olmadan da kardeş olabilmeyi en iyi o anlatıyor bence tabi tüm karakterlerinin kendine göre
vermek istediği bir mesaj var.
Helin: yuva, saye, gölge,miniğim,sadece.... Ama herşeye rağmen Helin Aktan.
Yankı: umut, lider, yonca,... Ama herşeye rağmen sonuncu nöbetçi:)
Mutlu: adı gibi mutlu,hatta en mutlu olmasını istediğim kişi olabilir. Gerçek yaşamda karşımıza çıkabilme potansiyeli en yüksek karakter
Işık: Nil, neşter, istenmeyen nöbetçi, kırık yumurta, güçlü kızım senin burnu havada ruhsuz olduğunu düşünen olabilir. Ama sen harika birisin.
Koza:abi, poyraz, kelebek, kozalak, ilk nöbetçi... Senin korkuların hep geçmişine, geçmişinde olan o adama:(
Lâl: anne, sesiz çığlık, Lâl'im herkes seni başta hiç sevmediğini söylüyor. O fotoğraflarını bir gün herkes anlayacak
Kötü yorum yapamam yapıcı eleştiri yapmaya çalışırken bile hayran kalıyorum. Bir tek bazı tablo, tabak gibi yaş sınırı içeren sahne var. O biraz beni rahatsız etti.
İstanbul üniversitesi halkla ilişkiler görevini yürüten Maya uçak seyahati esnasında bu romanı yazıyor.. Ara ara yazdığı zamana dönüyor , uçak seyahati uzun bir seyahat ve Boston’a gidiyor.
Hikaye şöyle başlıyor, Maya profesörü karşılamaya gidiyor, karşılama sonrası duygularını yalın bir dille katıksız anlatıyor .. 87 yaşındaki profesörün hala
568 syf.
10/10 puan verdi
Merhaba.
●
Neredeyse ilk kitabını bitirdiğim andan itibaren sabırsızlıkla beklediğim ve sonunda kavuştuğum serinin ikinci kitabı olan Mecruh'tan bahsetmek istiyorum.
●
"Benim yüreği kırık, kafası bozuk adamım...
Geçmiş bize yargılısaydı ansızın,
Cezası idam olurdu sensiz yılların.
●
Onları okumayı öyle özlemişim ki kitabı elime ilk aldığım andan itibaren delicesine okumaya başladım. Okurken gerildim sanki bir bölüm ilerisinde ne olacağını biliyormuş gibi dakikalarca okumaya ara verdim ama bir gün içinde bitirmiş olmam gerçeği gün yüzü gibi ortada.
Ah Bora ne çok sevgini hissettirdin, ne çok çabaladın defalarca yüz çevirdiğin aşkın kapısında... Ama seninde hep dediğin gibi karadutun lekesini sadece kendi yaprağının çıkardığı gibi sizde birbirinizi yaralarını saracaksınız.
Hande benim güzel yürekli kızım. Senin o güzel kalbini öpmeyi o kadar çok isterdim ki...
İki yaralı ruh birbirini ne kadar sevebilirse o kadar sevebiliyorlar. Yaralayarak, hırpalayarak, ağlatarak ve delicesine o kadar tehlikenin içinde korkusuzca.
●
Anlatamıyorum aklımdan geçeni daha o kadar şey geçiyor ki bu kitap için ama bir türlü aktaramıyorum düşüncelerimi..
●
"Öyle içimdesin ki sigaram bile senin için yandı her gece. Bu kadar çok sevmek akıl işi değil. Ama ne çare?"
#Okudum
#KitapYorum
#İz
#NoraBağdasaroğlu
#Roman
#İkinciAdamYayınları
#96sayfa
Serinin ikinci kitabı Reyc ile karşınızdayım. İlk kitaba göre olan olaylar çok daha ağır ve fazla. Karan Ali'ni geçmişi beni mahvediyor. Koca adam ama içindeki kırık, büyüyememiş çocuk var.
Asi Merve ikinci kitapta çok çekti. Babasının zorba davranışı, Müdür'ün davranışı... Ah be kızım ne çektin.
Ama her şeye rağmen sığınacak limanı Canım adamı var.
İkinci kitapta aralarındaki bağ daha da kuvvetlendi ve okurken daha mutlu etti. Karan Ali'nin psikopat davranışları dışında tabi.
Bir de Bedirhan'ın hikayesi... Bir daha aşık olamayacağını düşünen ama İzmirin kırmızı gülüne toslayan Bedirhan, kitapın enerji kaynağı olan Bedirhan bile geçmişinde izler taşıyor. O neşesinin arkasında yıkık dökük. Doğunun saçma sapan töresi geçmişin kirli sayfası Bedirhan için.
Sergen ve Defne'nin birbirlerine yakınlaşması aşırı hoştu.
Cidden her biri okumaya değerdi. Ayrıca kitap çok zengin. Yani edebiyat yönü olarak cidden çok iyi. Binnur Şafak Nigiz yine döktürmüş :') Okuyacaklara şimdiden sabırlar dilerim. Ama pişman olmayacağınız bir kitap olduğunu da belirtirim.
HER İNSAN BİR ENGELLİ ADAYIDIR
Kitabımız belirli konuları ele almış
ilk bölümde güldürdü
ikinci bölümde düşündürdü
ve son bölüm ağlattı bizleri
Meleğimiz bir hemşire idi insanlara koşar yardım ederdi nerden bile bilir di ki .Talihsiz kazayı kimi arkadaşları can verdi kimi arkadaşları ise birer engeli
doktorlar bu acıya dayanaz dendiklerinde annesi iclal hanıma olsun benim kızım yasayacak ben bir anneyim onu ben doğurdum engelli de olsa o benım kuzum sesleri
meleğimiz yılmadı ama sevdiği adama haksızlık olmasın diye vazgeçti büyük aşkından ve şimdi bizlere sesleniyor bir işaret parmağı ile dünyaları bize anlatan koca yürekli Rukiye TÜREYEN bende sizin gibi sağlıklı idim ama Rabbim beni seçti ve artık engelliyim
şükürler olsun beni seven bir ailem ve değerli okurlarım var deyişi bizleri duygulandırdı
sizlere bu kitabı anlatmak isterim ama lakin bu kitap sizlere çok şey öğretecektir
bedenini kullananamasa da o küçük kalbiyle mehmetçiğimize dualar ve bizlere dualar ediyor .
Tek hayali ise kazandığı para ile ailesine ev alabilmektir .
