Sanki son kitap okumamın ardından yıllar geçmiş gibi bir hisle uyandım bu sabah ve hiç vakit kaybetmeden bu açlığımı doyurmak istedim. İstanbul da okurum diye seçtiğim kitaplar arasından elime ilk gelen ve iyiki geldi dediğim, farkların eksik olmadığını anlatan şahane bir kitabın yorumuyla geldim bugün.
Arkadaşlar ben hep kilolu bir kadındım. Bir Boğa burcu klasiği demeyeceğim derecede yemek yemeyi sevenlerdenim. Ortaokul ve lise dönemlerim bu konuda acayip yıpratıcı geçtiğini de söylemek isterim. Lise benim için bir farkındalık ve öz güven dönemi oldu ve ben önceliği kendimi sevmeyi öğrenmeye verdim. Ki hayatımın en doğru kararıydı. O dönemler ne çok kırılmış, dökülmüş ve hatta yıpranmışım. Lakin şu an o günlerimi hüzünlü bir tebessümle anıyorum. Güzelliğin dışta arandığı ve en çokta belli bir kalıpta tutulduğu bu dünya malesefki bizleri ayrıştırıyor. Şimdilerde en çok bu ayrımı engelleme adına öğrencilerimle görüşmeler yapıyorum. Çünkü ben bu dünyada ki en güzel ve en güçlü kadınım. İşte inanın bunu hiç bir detay değiştiremez!
Yazarla tanışma kitabım olan bu eser bana yeniden bir silkelenme şansı verdi. Farklı olarak anılan her şeyin normal olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Keşke ergenlik döneminde ki çocukların hepsine ders kitabı olarak okutulsa diye düşündüm kendi kendime. Malesefki dış görünüş uğruna kırılan kalpler, yaratılan travmalar, giden canlar, hastalıklar.. Bir çok alanda ruhen, kalben yıpratılan insanlar! İnanın bunu en ağır şekilde yaşayan biri olarak diyebileceğim çok şey var. O yuzden kitap akıcı ve gerçekçi anlatımı ile kesinlikle ama kesinlikle tavsiyemdir.
Pürlen Kıyat Karakuş 
Tanrı'nın Uyumadığı Gece
.
Ne çok çekti bu dünyada kadınlar. İçimde kopan fırtınalara, yapılan haksızlıklara, kıyılan canlara, erkeğin egemen olduğunu, her şeye hakkı olduğunu, her attığı adımın doğru olduğunu
