Yine öyle sevdalı, yine öyle imkansız, yine öyle dünya dışı bakıyorsun.
Ben kendimi bir mağarada ömür boyu yaşamaya, acı veren ve "suçlu bir zevkle" mahkum ettiğim için, onu sonsuza dek hatırlamaya ve ruhunda konuk olmaya mecbur olduğumu hiç bilmiyordur...
Reklam
Dün, beni derin duygularla sevdiğini söyleyen bir kadına karşı, kabuğuna gizlenen, korkak, hatta ruhsuz biri gibi davrandım... Hatta tedirginliğimi, korkaklığımı bana hissettirdiği için öfke bile duydum ona... Sebebi belliydi: Bu kabuğuna gizlenen, korkak, sevgi yeteneksizi birini nasıl bu denli gözü pek, bu denli koşulsuz duygularla sevdiğini söyleyebilirdi ki o... Görmüyor muydu halimi, hissetmiyor muydu beni kendime bir türlü örtüşemeyen etrafımdaki derin boşluğu?
Sen benim için kırk yılda bir gibisin; öyle eksik, öyle hazin, öyle paramparça...
Zaten sana aşkımı hiç itiraf etmedim. Ne kadar düşsem de ben haddimi bilirim!...
Sana göre ben ve benim gibiler, duygularını, zaaflarını ve çelişkilerini gizleyip, onları kimseyle paylaşmadan ve sürekli yapay bir bilinç halinde yaşayan insanlardı. Bu yüzden ödünç hayatlarla, başkalarının ahlaklarıyla yaşıyorduk ve kendimize özgü değerlerimiz oluşamıyordu. Haklıydın; kendimizin dışına çıkmıyorduk ve yara almıyorduk. Yaralanmayanların ise ne sezgileri gelişi, ne de insanlarla paylaşacağı sevgileri çoğalırdı...
Reklam
Sokakta karşılaştığım insanlar sanki seni biraz önce görmüş gibilerdir...
Sevdiğimi hissedince bu dünyaya yabancı olduğumu bir kez daha anlıyorum...
Şimdi tutkuyla üretip yaratmanın ve duyarlı olmanın neredeyse küçümsendiği bu dünyada benden çok uzaktasın. Ama yine de, seni ne zaman düşünsem, sevginin tüm yolları yeniden aydınlanıyor benim için...
Düşünüyorum da, sanki hep bir kadınınkinden öteydi sevgin.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.