Sevinç çığlıkları değil bunlar , acı dolu haykırışlar.Biliyorsun kırlangıçlar göçmen kuşlardır .Çok hızlı uçarlar. İşte o göç sırasında yüzlerce kırlangıç , geldikleri ülkenin sıcak gökyüzüne uçarken yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar , acıyla, öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış.
Sayfa 315 - YapıkrediKitabı okudu
Emevi Camii Hakkında Güzel Bilgiler
Camii Emeviyeden güzel bir cami yoktur. Velid ibni Abdülmelik tarafından (88-702) senesinde beyaz mermerden yapılmıştır, döşemesi de mermerdir. Tavanında hiç ağaç yoktur. Ve tamamiyle altın yaldızlıdır. Arapça mahezlerimizden biri de Cami hakkında şunları söylüyor: Şam ile bu cami hakkında kitaplar yazılsa yine lâyikiyle anlatılmış olmazlar. O kadar garip ve hayret edilecek tarafları vardır. Camide katiyen örümcek yuvası bulunmaz ve kırlangıçlar hiçbir zaman camiye konmazmış. Cami'in doğudan batıya uzunluğu 200 adım, kıbleden kuzeye ise 135 adımdır, şehrin hangi kapısından baksan kubbesi görünür.
Sayfa 450 - Milli Eğitim Yayınları 1952 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
Kargalar yuva yapar, kırlangıçlar gider.
"Kırlangıçlar, hırçın ve arsız çığlıklarla uçuyor hızla yiten ışıktan daha hızlı yuvalarını arıyorlardı. Martılar, yuvasız ve sessiz yükseklerde, kıpırtısız süzülüyor geciktirmeğe çalışıyorlardı ışığın yitişini."
İsterdim ki kelimeler çiçek çiçek eşiğine yağsın; isterdim ki kelimeler yıldız yıldız aydınlatsın odanı. Sönen gözlerimin bütün aydınlığı kıvılcımlaşsın onlarda. Kelimeler buseleşsin ve güvercinler gibi, kuğular gibi, kırlangıçlar gibi uçsun sana...
Bir kırlangıç vuruldu. Hayır ağlama. Çünkü diğer Kırlangıçlar hâlâ uçuyor sevgilim. Dinle beni. Önce umutları değil, bilekleri.
Reklam
... sadası saf bir ahenk kadar kulakları okşayan, ruha sıcaklık veren sadası — uçtukça pervaz kabiliyeti artan kırlangıçlar gibi — söyledikçe kuv-‘ vet buluyordu.
Tanrının eli dokunacak bahçemize
Ellerimi bahçeye dikiyorum. Yeşereceğim biliyorum, biliyorum, biliyorum Ve kırlangıçlar mürekkepli parmaklarımın çukurunda yumurtlayacaklar.
Kargalar yuva yapar, kırlangıçlar gider.
Sayfa 66
Eski Türk şehirlerinde kedilerle ve köpeklerle birlikte yaşanırdı. Evlerin en kuytu köşelerinde yarasalar, sansarlar, gelincikler barınır, temel yılanına asla dokunulmaz, görüldügü zaman 'Şahmaran başı için bana dokunma” denirdi. Çatı aralarına kırlangıçlar, bacaları leylekler mekân tutardı. Kus yuvalarını bozmak uğursuzluktu .
Reklam
Ben , Yusuf , sınanmış bir kalbin sahibiyim. Mısır’ın sabahlarını bekleyen fildişi kulelerde yuvalanan kırlangıçlar şahit ki , aşkın hem hükmü hem de hükümlüsüyüm. Kim ki muhabbet duydu bana , ilk anda zarara uğradım . Yine de bir aşkın çilesinde aydınlandı karanlıklarım. Neydi ezeldeki mana hükümlerin de üstünde hüküm verenin hükmünü hatırladım. Ben , Yusuf, mah-ı Kenan Babamdan çalındım önce , bir kuyuya atıldım . Yirmi dirheme satılıp köle pazarlarına çıkartıldım . Şimdi tutsak bir ırmağım . Ruhumun özgür yarısı olan bir ırmak var , tanıdım . Benden daha fazla tutsak olanı hatırladım .
Kırlangıçlar sonbaharda Avrupa’dan Afrika’nın uzak bölgelerine göç ederler ve ilkbaharda döndüklerinde bırakmış oldukları yuvaları tekrar bulurlar. Göç etmelerinin lâzım olduğunu ve hareket zamanını nasıl biliyorlar? Döndükleri zaman milyonluk bir şehirde binlerce bina arasında bir çatı altında terkedilmiş yuvalarını bulmayı nasıl beceriyorlar? Bu sorulara kendini beğenmiş, mağrur cahilin hiç düşünmeden verdiği cevap basittir: İçgüdü sayesinde! Veya tabiî ayıklanma mevzu bahis olunca: Kış için daha sı­cak bölgelere göç etmesinin gerekli olduğunu “anlamış” olan kırlangıç türü türünü sürdürebilmiş, bunu anlamayan türler yok olmuşlar.
Sayfa 69 - YarınKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.