"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Sevgili arkadaşlar, bugün amcam Bekir Bulut vefat etti.Yıkıldım.Ölüm nedeni 15 marttan beridir başımıza musallat olan Corona. Bildiğiniz gibi bulaşıcı hastalıktan ölen şehit sayılıyor dinimize göre, o artık bizim ailemizin şehidi.Allah mekanını cennet eylesin ve rahmet eylesin. Bu konuyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Ailenizi,
"Ölümün saati yok. Yanınızdaki kişiye değer verin; kırmayın onu. Durup durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin. En ufak bir şeyde bitti demeyin, ağlatmayın, üzmeyin. Neden mi? Çünkü ölümün saati yok."
"Ölümün saati yok. Yanınızdaki kişiye değer verin; kırmayın onu. Durup, durup sevdiğinizi söyleyin, özel hissettirin. En ufak bir şeyde bitti demeyin, ağlatmayın, üzmeyin. Neden mi? Çünkü ölümün saati yok."
Doğan Cüceloğlu
Bugün benim doğum günüm. Keşke doğmasaydım, dediğim bilmem kaçıncı doğum günüm. Her yıl hayata inat, insanlara inat her şeye rağmen “iyi ki” demiştim, bu yıl demeyeceğim. Keşke doğmasaydım…
Sürekli güveni kırılmış, daha önce güven duygusunu tatmayan ve bundan dolayı güvenmeye korkar hâle gelen insanların güvenini kazanıp o güveni kırmayın… Böyle bir insan böyle bir durumla karşı karşıya kaldığı zaman kolay kolay aşamaz. İçimden taşan bir sevgi ve bu sevgiyi kullanan insanlar var. Keşke…
Bu da bu doğum günümün notu olsun.
Bizi okuyan, okuyacak olan herkese merhaba. Biz kim miyiz? Az bekleyin ya da beklemeye ne hacet kendimden başlayarak tanışalım sizlerle, sonrasında söz diğer arkadaşlarda.
Ben Neşe Cengiz 'in kitabına da adını verdiği ilk öyküsünün kahramanı Alaaddin. Evet evet buna lütfen dikkat edin Alattin değil Alaaddin.
Küçük Emrah film repliklerini az
İnsana en büyük zararı en yakınındakiler veriyor.
İçten gelen bir gülümseyişi tek yumrukla yüzünün ortasına gömüyorlar...
Nereye kaçacağımı bilmiyorum...
Bu sefer gerçekten bilmiyorum...
Çünkü çok denedim...
En sonunda, yalnızca kokusu tanıdık olan bir yabancının omzunda sonsuza kadar kaybolmak istedim olmadı...
Ama birine ''Lütfen, kırmayın göğsümün etrafındaki hassas camı'' diye yalvarırken bulmak istemiyorum kendimi.
Cam parçalarını göğsümden tek tek toplamayı göze alırım ama yalvaramam...
Çünkü mevsimler değişirken uzay boşluğunda duran ama dünyanın göğünde parlamayan bir yıldızım ben...
Büyük ama yalnız ,
parlak ama görünmez.
Görünür olmayı bekleyemem....