Alexey İvanovic.. Rota Roulettenburg..
Alexey İvanovic, bir öğretmen ve General'in çocukları için öğretmenlik yapıyor. Aynı zamanda General'in üvey kızı Polina'ya sırılsıklam aşık.. Polina için her şeyi yapabileceğini söylüyor. Uçurumdan kendini atacak kadar çok seviyor onu. Onun için Baron'la bile düelloya giriyor. Polina
Bir akşam geçirelim.Huzur dolu olsun
Ver bana kırmızı bir kadeh
Ve yıldızlı bir gökyüzü
Üstümde bir elbise,parmağımda bir yüzük
Aklımda umut dolu cümleler olsun.
Serin bir yaz akşamı
Bahar kokuyor bu iki kişilik balkon
Yalnızım veya seninle
Oturuyoruz uzun sandalyelerde
Plan yapmıyorum
Çünkü hayat planları hep bozuyor.
Bu bir rüya sadece
Gerçek olsun istiyorum.
~Yk.
biz çok şeylerden konuştuk seninle
kendini pişiren yemeklerden
hiç ısınmayan iklimlerden
erenlerden, hiç değilse sezenlerden
kasketini bir heykele vermelerden tut
tarlalardaki mavi keten çiçeklerine
elini omzumuzda hissettiğimiz mikail’lerden
kesifliğine acıyarak baktığımız çehrelere.
biz çok şeyleri el ele gezdik seninle
vişne, portakal ve
Seyrimizin en güzellerinin
küçüklüğümüzde kaldığını anlıyor,
Hayıflanıyoruz!
Bir mavi balon,
Bir mavi bilye,
Bir mavi bir bisiklet,
Toz pembe bir pamuk şeker,
Bir kan kırmızı elmalı şeker...
Küçüklükte bizleri mutlu edebilenler..
Doğum ve yaşamın arasında ince bir nokta var, doğarsın hatırlamazsın yaşarsın unutursun, ikili bir denklemin içinde bir yaşamdır benimkisi, ne arkamda insanlar var, ne de yanımda, bir ciğeri soluk kalbim, arada nefesimi tütün gibi sardığım hayatım, tek doğdum tek öleceğim. Benim hikayem okursanız tek sayfalık, yaşamak isterseniz kağıtlara sığmayacak kadar uzun, beni anlamak gerekir, sözümü kulağında, özümü kalbinde taşımak gerekir, ben intikamla bürünmüş ölümlere acımam, lakin bir serçenin yavrusuna yemek götürünce gözlerim dolar. Bugün benim doğum günüm, yine 365 gün içinde sığdırmışım bir ton hayal ve umut kırıklarım, ben yine umursamaz gülüşümle bakıyorum hayata, çünkü ben varsam yine 365 sonra bir bana ben kalır. Düş kırıklığından bir zindan kurmuşum yüreğime, öyle zifiri karanlık, öyle boğuk ki, görünce kabus sanıyorlar ama onlar bilmiyorlar, zindanımdan içeri ayışığı dolar, hafif bir yerde çalıyor Ahmet Kaya birazdan kudurur deniz martıların artında diye, keyfime yok diyeceğin nasıl bakarsanız ben öyleyim işte, öyledir benim doğum günlerim saç tellerinize kadar bilinmezlik içinde, gökyüzüne kadar saklanmış bir çocuğun kırmızı balonun da sakladım yüreğimi bulun bana o balonu mu en büyük hediyemi kaybettim ben içinde masumca bekleyen çocukluğumu.