Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
Niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
Niye kimseler izin vermez yollarına kuş konmasına?
Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna...
Küçük İskender
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri
Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs
Sana bugün bir mektup yazdım:
En çok
En çok güllerden sözettim
1 1984 - George Orwell✅️
2 Alice Harikalar Diyarinda - Lewis Carroll
3 Ana - Maksim Gorki
4 Angela'nın Külleri - Frank McCourt
5 Anna Karenina - Leo Tolstoy
6 Ask ve Gurur - Jane Austen✅️
7 Aşk - Elif Şafak✅️
8 Baba - Mario Puzo
9 Babalar ve Oğullar - Turgenyev
10 Benim Adım Kırmızı - Orhan Pamuk
11 Beyaz Diş - Jack London✅️
12 Bin Muhteşem
YouTube kitap kanalımda Son Ada kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim:
ytbe.one/dR12B0gIkhg
Livaneli'ye hak ettiği değerden fazla değer verip onu putlaştırıyor musunuz?
Livaneli'nin kitaplarından bazılarını hiç sevmemenize rağmen sırf başka okurlardan tepki almamak için diyeceklerinizi içinize mi atıyorsunuz?
O zaman gel
Eğer sizi tanısaydım parmaklarımı hafifçe kapatıp, elimi yüzüme dayayıp, kuvvetle muhtemel anlattıklarınızla dalıp giderdim. Sesiniz de anlattıklarınız gibi miydi?
Bahçemde kuşlar öterken, tüylerinin rengi gökkuşağına çalarken, okumak sizi çok güzel, keşke siz de olsaydınız.
Akarsular içi soğuyunca donuyor, bahar gelirken zamana öykünerek damla
Günümüzde sadece taşıma için kullanılan, samimiyetsizliğin bini bir para olduğu, gençlerin yaşlılara yer vermemek için uyuyor taklidi yaptığı, yaşlıların da kendilerine yer vermeyen bu gençlere fırça çekmek için fırsat kolladığı Egoları, Metrobüsleri, dolmuşları unutalım biraz. Mavi Kuş’un koltuklarına kurulalım, Anadolu’nun, taşranın samimiliğine
Hepimizin tatil modundan çıkıp iş ve okul hayatına geriye döndüğümüz bugünlerde sevgili kitap dostlarımızın okumalarının da hızla arttığı bir dönem olmaktadır. Bu etkinlikte de postumuzun altına kitap dostlarımızın kendi cümleleri ile yazdıkları yazı ve şiirlerin içerisinden 4 okur kardeşimize 5’er tane kitap hediye edilecektir.
29 Eylül akşam
"Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak sabah saat 05.30'da kalkmıştı." diye başlar hikayemiz. Aslında nasıl biteceğini zaten bildiğimiz bir olayın geçmişine yolculuk yapıyoruz.
Namus cinayetine tepki çeken bu hikayede namus konusunun toplumda yarattığı algıyı kitap boyunca buram buram hissediyoruz. Ölecek bir adam kalabalıklar içinde yol alırken ve herkes bunu bildiği halde suskun kalırken toplumun ne denli acımasız olabileceği gözlerimizin önüne seriliyor.
Santiago Nasar'ın daha ilk sayfada gördüğü rüyayla kitabın gidişatı çizilmiştir. "Rüyasında kendini koca koca incir ağaçlarından bir ormanın içinden geçerken görmüştü, incecik bir yağmur çiseliyordu, bir an için mutluluk duymuş; ama uyandığında üstü başı kuş pislikleri içindeymiş duygusuna kapılmıştı."
Koca incir ağaçlarını topluma benzettim ve o gün Santiago Nasar o kalabalıkların içindeydi. İncecik yağan yağmuru ise Santioga'ya gerçekleri iletmeye çalışan insanlar gibi düşündüm, hiçbiri ona gerçeği açıklayacak kadar etkili olamadı. Sonunda Santiago'nun üstü pislendi ve toplum sözde bir namus kirliliğinden temizlendi.
Toplumun "derin yaraları" olarak gördüğüm bazı kalıplaşmış yargılar vardır; benim için bu da onlardan biridir. Her insan kendi fikirleriyle özeldir ve bir toplum iki insanı asla işlemek istemediği bir cinayete sürüklemiştir. Toplum suçludur, toplum acımasızdır. Toplum cehaletin yegane simgesidir. Bu kitap da o cehalete ışık tutan çarpıcı bir kalemin eseridir.
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,4bin okunma
Sonbaharların kralı gelirmiş meğer İstanbul'a
Ciğerlerimin filmini çektiler
Ciğerlerim artiz oldular icabında
Akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu
Sigara figüran falan.
Ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak
Uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım
Ben bunu geç anladım.
Senin için şiir yazacaktım İstanbul
İsmini ağrı koyacaktım.
Oysa bir şiir niyeydi sanki
Yer içer sevişir miydi sanki bir şiir
Hamsi ısmarlar mıydı mesela bir şiir insana?
Fotoğraf çektirebilir miydi mesela hipodromda atlarla?
Rakı içebilir miydi Samatya'da
Bir şiir uyur muydu kuş gibi
başını alıp da kanatlarının altına?
Oysa bir şiir neydi sanki
Ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim
Bir şiir seni bu kadar sever miydi sanıyorsun İstanbul?
Osman Şahin'in ilk okuduğum kitabı ile sizlerleyim. Osman Şahin'in ismini okuma etkinliği sayesinde duymayan kalmadı sanırım. Bizleri bu değerli yazarla tanıştıran
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte