Dünün ve bugünün aynı sayfalarda eridiği, içiçe geçtiği akıcı ve yalın bir kitaptı. Gülümseyip ‘ah, yaşayıp da dillendiremediğimiz o duyguları nasıl güzel anlatmış..’ dediğim yerler de oldu, ‘yok artık, böyle önemli bir olayın insanda bıraktığı iz bir cümle mi olur! Hani ruhsal bunalım, ne kadar kolay bir kabullenme oldu! ’ dediğim yerler de oldu. Şunu itiraf etmeliyim; bazı yerler çok masa başıydı! Ne demek o? Şöyle; yazarın masanın başına oturup o romanı ‘yazdığını’ hissettiğim yerler oldu. Bunu hissetmemeyi beklerim bir romandan. Demek istediğim, suç ve ceza gibi büyük romanları okurken şunu deriz ‘raskolnikov, güçlü kal, dayan! ’ vs. Ama bu romanda sık sık orhan pamuğun kendisine seslendim. Özellikle de son 70-80 sayfada.. Daha farklı bir son olabilir miydi? Bal gibi de evet. O durumda anlatılan mitlere ters düşerdi… Tüm bu (belki haksız, belki cahilce) eleştirilerden sonra diyebilirim ki , gerçekten de bu kitabı tanıdığıma çok mutlu oldum…!
Belki de birçok şeyi gözden kaçırdım. Belki otuz beş yaşıma gelip ‘baba’ olmanın üstüne tekrar düşündüğümde bu kitap bambaşka bir anlam kazanacak..
Öyle bir durumda muhtemelen bu yorumu silmek isteyeceğim ama şifremi unuttuğum için imkansız olacak.
Son sözüm; okuyun