Yağmurmuş

İnsan yüreği sevgi tepelerine tırmanırken arada bir dinlenmek fırsatı bulursa da kin duygularının dik yokuşunda pek mola vermez.
Reklam
Bu kişilerden hiçbiri içlerinden birinin ileri sürdüğü mutsuzlukların yalan mı, doğru mu olduğunu araştırmak çabasına katlanmazdı ayrıca. Hepsi de karşılıklı durumlarının yol açtığı, kuşkuyla karışık bir ilgisizlik gösterirdi karşısındakilere. Birbirlerinin acılarını yatıştıracak güçten yoksun olduklarını bilirlerdi, avutucu söz dağarcığını da acılarını anlata anlata tüketmişlerdi. Yaşlanmış eşler gibi, birbirlerine söyleyecek hiçbir şeyleri kalmamıştı artık. Aralarında yalnızca makinemsi bir yaşayışın ilişkileri kalmıştı böylece, yağsız çarklar gibi işliyordu. Hepsi de sokakta bir körün önünden dosdoğru geçecek, bir talihsizlik öyküsünü hiç heyecanlanmadan dinleyecek, bir ölümde bir düşkünlük sorununun çözümünü görecek insanlardı, yokluk en korkunç can çekişme karşısında bile ilgisiz bırakıyordu onları.
Hangi iş onu böyle buruş buruş etmişti? Karikatür olarak çizilince gerçekdışı görünecek, soğanımsı yüzünü hangi tutku karartmıştı? Mesleği neydi? Belki de adalet bakanlığında cellatların masraf pusulalarını, ana baba katilleri için kara gömlek, kafaların düştüğü sepetlerin kepek, bıçakların ip masraflarını yolladıkları büroda memurdu. Belki de bir mezbaha kapısında tahsildarlık ya da sağlık işleri denetmen yardımcılığı yapmıştı. Kısacası, büyük toplum değirmenimizin eşeklerinden olmalıydı bu adam, Bertrandlarını bile tanımayan şu Parisli Raton’lardan 9 , kamu pisliklerinin, kamu mutsuzluklarının üzerinde döndüğü bir eksendi, kendilerini gördüğümüz zaman, “Ne de olsa böyleleri de gerek,” dediğimiz insanlardan biri olsa gerekti.

Reader Follow Recommendations

See All
Yaşlı kız Michonneau’nun yorgun gözleri üzerinde acıma meleğini bile dehşete düşürecek, pirinç telle çevrili yeşil taftadan, kir pas içinde bir siperlik vardı. Püskülleri seyrekleşmişti, ağlamaklı şalının örttüğü bölümler öylesine köşeliydi ki sanki bir iskeleti örterdi. Kadınsı biçimlerini hangi asit eritip bitirmişti? Bir zamanlar güzel olsa gerekti; kötü alışkanlıklar mı, üzüntü mü, açgözlülük mü? Çok mu sevmişti, çöpçatanlık mı etmişti, yoksa yalnızca bedenini satarak mı geçinmişti? Hazların ayakları dibine atıldığı pervasız bir gençliğin yengilerinin cezasını mı çekiyordu bu görenleri kaçıran yaşlılıkla?
Ama Eugène de Rastignac –buydu adı– mutsuzluğun baskısıyla çalışmaya alışmış olan, büyüklerinin kendisine bağladığı umudu daha küçük yaşta anlayan, öğrenimlerinin kendilerini nereye kadar götüreceğini önceden hesaplayıp meyvelerini ilk toplayanlar arasına girmek için onu toplumun gelecekteki devinimine uydurarak kendilerine iyi bir gelecek hazırlayan genç adamlardandı.
Reklam
Kısacası, şiirsiz bir yoksulluk egemendir burada; çirkef değil, lekelerle, deliklerle, paçavralarla değil, saçak saçak bir çürümüşlükle belirlenen, tutumlu, özenli, lif lif olmuş bir yoksulluk.
Kurumuş yürekler görmek mi daha ürkütücüdür, boşalmış kafatasları görmek mi, kim karar verebilir?
Gelecekte kendinizi nerede görmek istiyorsanız, ilk önce ve en önce, bunu gerçekten ve içten, tüm ruhunuzla, her şeyinizle, her hücrenizle istemelisiniz.
Sayfa 15
400 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 25 days
Etkileyici...
Evet yine sahnede Ahmet Umit ve sanki bir filmin icinde bir kenara sandalye yerlestirip sizi de o sandalyeye davet ediyor gibi oldugu akici uslubu. Konu kesinlikle ilgi cekici. Aslina bakarsaniz romanda Patasana'nin bolumlerinin gelmesini her seferinde dort gozle bekledim. O kisim cok daha ilgimi cekti. Patasana'nin tanrilarindan bahsederken hissettigi o korkuyu, korkudan kaynakli o saygiyi ben de hissettim sanki. Ve romanin sonunda tanrilari ile ilgili tespitleri gercekten cok dusundurucuydu. Ve ask ve diger bircok konuda yapilan tartismalar, karakterlerin sunduklari fikirler kitabi cok daha doyurucu kilmis. Bir suredir beni dis dunyadan cekip alacak, kendi icine hapsedecek bir roman ariyorum derseniz "Patasana" onerimdir.
Patasana
PatasanaAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201224.1k okunma
400 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 25 days
Patasana
PatasanaAhmet Ümit
8.4/10 · 24.1k reads
Reklam
Ben, yazman olan atalarımdan büyükbabam Mitannuva ile babam Araras'ı bilirim yalnızca. Ve babam Araras'tan çok, büyükbabam Mitannuva'yı severim. Mitannuva benim için yalnızca bir büyükbaba değildi; o öğretmenim, arkadaşım, Patasana'yı Patasana yapan adamdı. Babam Araras ne kadar soğuk, katı bir adamsa, büyükbabam Mitannuva da bir o kadar cana yakın, sıcak ve neşeli bir insandı. Böyle zıt yaratılışta iki kişinin baba oğul olduğunu düşünmek bile tuhaf geliyor insana. Bana gelince, ben hem büyükbabama hem de babama benzerim. Duygularım büyükbabama çekmiştir, aklım babama. Bunun ne kadar korkunç bir şey olduğunu bilir misin? Yüreğimin yap dediğini, aklım yapma der. Aklımın soylu bulduğu, yüreğimce dalkavukluktur; yüreğimin doğru bulduğuysa aklımca suç. Bir yanım bahar rüzgarı gibi uçarı, tez canlıdır, öteki yanım kış soğuğu gibi katı, ağır kanlıdır. Bir yanım içimden gelenlere kulak verir; öteki yanım öğrendiklerime, bildiklerime. Ben yıllarca bedenimde aynı yöne bakıp farklı şeyler gören iki insanı taşıdım, iki insanın isteklerini aynı anda yerine getirmeye çalıştım. İşin kötüsü, ne tümüyle biri ne de öteki olabildim. İkisi arasında bocalayıp durdum. Elimden gelse babamdan hemen kurtulur, tümüyle büyükbabam gibi olurdum. Ama bunu yapamadım. Ne çare ki tanrılar, bu iki insanı aynı anda taşıyacaksın, demişlerdi bana. İstesem de buna karşı duramazdım. Bu yüzden onları barıştırmaya çalıştım. Bazen başardığımı da sandım ama sonuçta hep yanıldığımı anladım.
Yağmurmuş

Yağmurmuş

, Added the 2019 reading target.
2019 READING GOAL
5/30 books - %17 completed
5 books read
30 books
1,401 pages
2 reviews
23 quotes
#3743 on the Most-Read list.
Geri126
403 öğeden 391 ile 403 arasındakiler gösteriliyor.