Beni 1 saat boyunca dış dünyadan soyutlayan bir Murakami kitabı oldu. Kitabın karakteriyle çoğu yönümüz birbirine benziyordu sanırım bu yüzden beni oldukça etkiledi.
Evli ve bir erkek çocuğu olan kadın bir gece gördüğü karabasanla uyku sorunu yaşamaya başlar ve 17 gün boyunca asla uyuyamaz. Uykusu gelmez ve kendini oldukça dinç ve genç hisseder. Evde kimse kadının bu durumunu kimse fark etmez, eşi zaten kendi halinde ve gece asla uykusundan uyanmayan bir adamdır. Kadın ise bu sorununu kimseye anlatamaz, geceleri kitap okuyamaya başlar ve burada devreye Anna Karenina kitabı devreye girer. Murakami sanırım ağır bir Tolstoy hayranı çünkü kadın bu kitabı 4 kez bitirir ve her defasında kitap hakkında farklı ipuçları yakalar.
Kadın zaman bolluğundan ne yapacağını bilemez, geceleri kendine ayrılan akşam 10 ve sabah 7 saatleri arasında eşi ve çocuğu uyuyana kadar baş başadır. Bu zaman zarflarında kitap okur, içki içer ve dışarda arabasıyla gezmeye çıkar. Kitabın sonu ise oldukça ilginçti aslında anlam veremedim. Kadın bir gece arabasında manzara seyrederken arabasını "gölgeler" olarak tanımladığı varlıklar sallar ve arabayı çalıştıramaz bu ana kendini teslim eder. Burada kadın uyku ve ölüm arasındaki sorgusunun cevabını mı alıyor emin olamadım, sonunu bizim hayal gücümüze bırakmış reis :)