“Sık sık düşünürüm. Yaşama yeniden, ama bu kez bilinçli olarak başlanabilseydi! Yaşamış olduklarımız, hani derler ya, taslak, öteki de onun temizle çekilmişi olsaydı, ne olurdu acaba? Sanırım her birimiz, her şeyden önce, yaşamış olduklarımızı bir daha yaşamamaya, ya da hiç değilse, kendimize bambaşka bir yaşama ortamı, ne bileyim, söz gelimi,
-Valla ben evim, odam, kitaplarım neredeyse kendimi oralı hissederim; başka bir yere de ihtiyaç duymam. Ya bu insanın kendine bir dünya yaratabilme, kendini oyalayabilme yeteneği ile ilgili bir şey. Sıkılmak ne demekmiş ya? Sıkılmak için hiç bir zaman bir saniye vaktim olmadı benim. Ayrıca sıkılmak denen duygunun son derece lüks bir duygu olduğunu düşünüyorum bugünkü şartlar altında.
Kış Uykusu (2014)
"Seni her dakika, her saniye özlüyorum.
Ama gururum el vermediği için hiçbir zaman söyleyemiyorum.
Senden ayrılmanın benim için ne derece korkunç, hatta olanaksız olduğunu çok iyi biliyorum."
🎬 Kış Uykusu • (2014)
"İnananlardan nefret ediyorsun; çünkü inanmak sana göre az gelişmişlik, kara cahillik belirtisi. Öte yandan herhangi bir inanç, ideal taşımıyorlar diye inanmayanlardan da nefret ediyorsun.
Yaşlıları geri kalmışlıkları, tutuculukları, özgür düşünemedikleri için; gençleri ise özgür düşünceleri yüzünden, geleneklerden kopuk oldukları için beğenmiyorsun.
Halkın, ülkenin çıkarlarının en önde olması gerektiğini söyler durursun ama her karşına çıkandan hırsızmış, soyguncuymuş gibi kuşkulandığın için halktan da nefret ediyorsun.
Nefret etmediğin insan yok neredeyse..."
🎬 Kış Uykusu • (2014)