Askerlik günlerimi "Açıkçası çok güzeldi" diye özetleyebilirim. Ama 159 gün boyunca sadece 3 kitap okuma gafletinde bulunmuştum. Onlardan biri de bu kitaptı. (Selahattin Yusuf Şafaktan Çok Önce kitabında bu kitaptan bahsetmişti sanırım.) Hayatımızı Teğmen Drogo gibi belki de bir hiçe adarız. O hiçin, hiç olduğunu hayat ayaklarımızın dibinden kaymaya başladığı anlarda anlarız. Ya da askeri biçimcilik gibi bizi kuşatan zerresi olduğumuz bir ummandır hayat... Biz kendi zerremizin etrafında olan bitenleri resmin tümü ya da o damlayı tüm umman zannederiz. Ya da biz aslında ummanız damların boyunduruğuna yeniliriz.
Yarım kalmış bir kitaptı. Bir otel odasında unutup kalmış olması zaten tamamlayamacağım anlamına mı geliyordu. Etkili günlükleri olduğunu hatırlıyorum. Yanlış mı hatırlıyorum. Günlük gibi mi yazılmıştı?
"Ama Allah sözcüğü kalmıştı geride, bu sözcük benden ayrılmamış." diyor bir yerinde kitabın.
Fas'a giderken bi araştırmaya girişmeden ve Fas'a dair bildiklerini de unutarak gitmiş öyle yazmış.
Yaşadıklarını anlatmış. Hatıralarını iyi bir akış içinde sunmuş. Sıkmıyor.
Türk milletinin ve İslâm ümmetinin mensuplarıyız. Maneviyatı olan insanlarız. Şerefli bir hayatın derdindeyiz. Yaşama gerekçelerimizden biri de yaşatmaktır. Dua almanın bereketine inanırız. Bunun reel politikada bir karşılığı olmayabilir. Olmasın.
Milletimiz misafirperverdir. Merhametlidir. Halden anlar. Irkçı değiliz ve asla olamayız. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı Batı dünyasına ait kötü birer alışkanlıktır. Biz güzel hasletlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. / İbrahim Tenekeci 31.07.2019
Tartışma açmak istemiyorum, ama bu tip yanıltıcı sözler epey yaygınlaştı şu sıra. Öncelikle, çözüm için sorunların analizi gereklidir. Bu millet, sayılan bu sıfatların tam zıttına sahiptir. Hiç mi iyi Müslüman yok? Var. Ama o kadarı Rusya'da, Amerika'da da var.