Gerçek anlamda alçakgönüllü olmaktan, zayıf kişilikli olmaktan ya da ilgisizlikten dolayı her şeye tahammül edene her türlü eziyeti yapmak, belki de insan huyunun gereğidir.
"niçin okul değil de cami yapıyorsunuz diye bağırdım ona"
"inandığımız şeyi yaparız diye bağırdı bana"
"neye inanıyorsunuz siz diye bağırdım ona?"
"önce camiye inanıyoruz hamdolsun"
"okula inanmıyor musunuz"
"dinimizi, inancımızı, büyüklerimizi, gerçek kahramanları öğreten okullara inanıyoruz ve yapıyoruz onları da yani imam hatip lisesi değil henüz istediğimiz gibi değil ama biz halk olarak aramızda para toplayarak heyetler kurarak ve devletimizin arzusu olarak okullarda. yetişen çocuklar var ya çok daha bilgili ve daha kişilikli daha saygılı tarihimizde hakkı olanlara yıkanlara değil yapanlara karşıdırlar müstemleke tipi kalkınmaya karşıdırlar bu tip kalkınmadan milleti kurtarmak isteyenleri asanlara karşıdırlar batının planlarını kendi düşünceleri saba zavallılara"
"yeter sayma artık diye bağırdım ona"
"durmak yok başladım bir kere diye bağırdı bana"
"dur yoksa durdurmasını bilirim ben diye bağırdım ona"
"geçti artık diye bağırdı bana
beni boğdurup çeşitli kışkırtmalarla
başkalarının planlarını kendi düşüncelerin sanarak beni boğarsan da
geçti artık
artık çocuklarım da komşularım da
akrabalarım da ulusum da biliyor
benim söylediklerimi yıkıl şimdi"
"seni duymamak için kulaklarımı tıkadım"
"senin beyninin içinde kelimelerimiz.
dehşetle bakıyorum sana, geçenlerde
oğlum bana
baba
öğretmenim bizlerin maymundan türediğini söyledi dediği zaman baktığım gibi
yıkıl şimdi"
Ayrılık; hüznü, acıyı, özlemi, gözyaşını içinde barındıran çok özel bir sözcük! Aynı zamanda kişilikli, karşı konulamayan, önünde umarsızca boyun eğilen; biraz da acımasız bir kavram.