İlhami Algör, benim nazarımda varoluşsal edada büyük bir Sanrıcı’dır. Yani bendeniz, naçizane yazarın kahramanı için; gerçekte var olmayan şeyleri gören ve aynı zamanda işiten, daha doğrusu dayanaksız algı sahibi insanlar için kullanılan Sanrı kelimesine karşın, “Sanrıcı” nitelemesinde bulunurum, çünkü hoşuma gider böylesine otantik nitelemeler ve
Abim Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı Saygıyla Anıyorum.
Bu kitap benim için çok özel bir kitap o yüzden incelemenin de öyle olması gerekiyor diye düşünüyorum ve şöyle başlamak istiyorum...
Deniz Gezmiş 'in babaannem tarafından akrabam olduğunu öğrendiğim de daha ilk okula gidiyordum. Anneannem anlatırdı atla göy meydanından geçerken dağ boyu olduğunu. Tabi o zamanlar olaylardan da fazla haberim yok.
Düşünsene bir; ölüyorsun ve ardından yine sabah oluyor, güneş yeniden bütün ihtişamıyla yine doğuyor. Hadi bu doğanın kanunu belki ölüm insanın zoruna gitmez ancak korkuyorum. Ya her bahar tazelenen tabiata ne demeli, yeniden açan çiçeklere, yeşile boyanan ormanlara, tohumları çatlatan filizlere; haksızlık değil mi Lord Henry? Biz günden güne