Dücane Cündioğlu
Hapishane Avlusu (1890). Van Gogh’un en müstesna tablolarından birinin adı. Moskova’da Puşkin Güzel Sanatlar Müzesi’nde karşımdaydı. Hayret içinde seyrettim. Hüzünle. Acıyla. Huşuyla. Önünden ayrılamadım. Şaşmış, şaşakalmıştım. Van Gogh'un hapishane deneyimi yoktur. Fakat bir duygu bu kadar mı yaşanmışcasına anlatılır, bu kadar mı içten, bu kadar mı sahici? Esaret. Özgürlük duygusunun yitimi. Dört duvarla yollan kesilen adamların içine düştüğü o fasid daire. Bir türlü içinde çıkılamayan o lanet olası kısır döngü. İnsanı kuşatan çember. Nefesini daraltan pranga. Hapishane avlusu. Duvarlarla yolu biçilen, süngerlerle beyni içilen otuz yedi adam. VE o kasvetli dünyanın içinden göğe yükselen iki beyaz kelebek. Bu tabloyu yaptıktan bir süre sonra Van Gogh tabancasını göğsüne sıkacaktır. Tam da otuz yedi yaşında.
Aynı kısır döngünün bilmem kaçıncı aşamasındayım. Defalarca tekrar eden, tekrar etmesi bile tekrarlanan bir döngü. Hep en başına dönülen, iradelerin zayıf düştüğü, kulakların sağır, gözlerin kör olduğu bir muamma. Öyle hastalıklı bir atmosfer ki bu yaşayış.. Herhangi bir sürecini iyileştirmek isteyenler cellat sayılmaktadır. Hastalık öylesine normalleştirilmiştir ki aslında sağlıklı olanlar hastalıklı olarak nitelendirilmektedir.
Reklam
#Zamanın havası#
Ne diyorsun, dostum Govinda, acaba doğru yoldamiyiz? Acaba bilim denen şeye, esenlik denen şeye yaklaşıyor muyuz? Bir kısır döngü içerisinde dönüp dolanmakta miyiz yoksa ? Oysa biz çevrim denen şeyden kaçıp kurtulmayi düşünmüyor muyduk ? Diyordu Sidharta...
Pozitif olmak :) ++++++++++++.....
Hayatımda bir kısır döngü şeklinde ilerliyordu. Bakış açınızı değiştirmek çok işe yarıyor. Çünkü hayat neye,nasıl baktığınla alakalıdır. Hayatınızdaki değişmeyen cümle ise " beni artık hiçbir şey üzemez." Olmalı. Pozitif olmak, hayatın güzelliklerle dolu olduğunu görmemize fayda sağlar...
Uyuyamıyorum bu konu hakkında bile düşünüyorum düşündükçe dahada uyuyamıyorum kısır döngü oldu çıkamıyorum bu labirentten
Kısır Döngü- Özge Rençberoğlu
Bardağın boş ya da dolu tarafı değil, fazla geleniydim hep. Bağıra çağıra söylenmiş sözlerin sessiz kalanı hep. Üzerine hunharca özürler fırlatılan, yine de hazmedememiş biri oldum sonunda. Hayatın bana öğretilen kısmını reddetmeyi seçiyordum hep. Kendi koyduğum sınırlara bulandım sonra. Hissettiklerimin bana olan haksızlığıyla bilendim. Sorgusuz sualsiz kabul edişimi. Bir dikenin batışı gibiydi bazen, bazense soluk alamadığın boğazındaki ukde. Daha fazlasını hissettirdikleri için katlanılan basit bir kısır döngü...
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.