Sait Faik okumaya başladığım günden beri ne zaman bir kitabını elime alsam ya da adını duysam içimde dışarı çıkmaya bekleyen, ani bir sarsıntısıyla beni baştan aşağı titretmeye yetecek sıkıntılar silsilesi oluşuyor. Bu kesinlikle normal bir sıkıntı değil. Anlattıkları, tahayyül ettirdikleri, seçtiği kişiler, konular, mekânlar hatta kelimeler,
Tam 1 sene olmuş bu sayfalara katılalı, geçmişte olandan çok farklı 1 sene.. Öyle bir zamanda buldum ki siteyi, öyle ihtiyacım varmış ki.. Belki pek çoğumuz için de geçerli bir durum bu, öyle hissediyorum. Bir tutunma biçimi olarak kitaplar ve 1000kitap-1K.
Daha çok okumamıza vesile olmasıyla, okuduklarımızla ve yazdıklarımızla,
Bazıları yaşamayı öylesine öğrenememişlerdir ki,..
"Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir.İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli,daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir.Bu,soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer.Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar.Birbirlerinden
Nesnelerden geriye yalnızca koca boşluklar ve bazen de ölü insanlar kalıyordu.
Ölümlü dünya,
Ölümlü insan...
En iyi şu günlerde anladık değil mi bunu?
Çaba harcadığımız birçok şeyin ne kadar anlamsız olduğunu, yanlış değerlere önem verdiğimizi, nesnelerin insanların önüne geçmemesi, insanların nesneleşmemesi gerektiğini...
Bir ayet: "Her nefis ölümü tadacaktır."
Yaşayan bütün canlılar ölecek bir gün.
Peki ya
⠀ོ
Biz insanlar, bir taraftan her derde bir çare bulmak konusunda doğuştan yetenekli varlıklarız, fakat diğer taraftan, kendi ölümümüze yol açmak zorundayız.
⠀ོ