Bu kitap beni duygusal anlamda bitirdi. Okurken gözlerim doldu; kitabın dili de o kadar sade ki kahramanın yaşadığı ve neredeyse her an duyduğu o açlık hissi, sizin iliklerinize kadar işliyor. (Spoiler- bu kısma değinmeden bu kitaba kapatamayacagim kusura bakmayın :) ) Özellikle günler geceler boyu süren açlık zamanlarinda talas çiğnemesi, ağzına taş atması, parmağını ısırmaya kalkması, "köpeğim için kemik istiyorum" diye kasaptan kemik alıp onunla açlığını bastırmaya calismasi okurken sizi şok ediyor. (Spoiler bitti rahat olun:) ) Tabi kahramanın muhtemelen açlığın da etkisi ile ortaya cikan deliliklerini gördükçe "hayır öyle yapma eline geçen parayı tut" diye avaz avaz bağırmak istiyorsunuz. Bu kadar açlık ve sefalet neticesinde kahramanın hakaretleri sineye cekmesi, hırsızlik düşüncesi ve vicdan sorgulamaları da eserde çok güzel işlenmiş. Yine eserde fakir bir insanın Allah'a olan güvenini sorgulaması ve isyanı da uzun uzun islenmese de içinize dokunacak derecede yalın ve sert sözlerle işlenmiş. Ve pek tabi aşk. Yazar bu mühim konuyu da es geçmeden küçük bir bölümde de olsa aşktan bahsetmiş. Ama kitaptaki hiçbir şey açlık duygusunun önüne geçememiş, geçemez de. Bu arada Behçet Necatigil çevirisi ile okuduğum kitabin girişinde yazarın hayatı ile ilgili detaylı güzel bir açıklama da var. Yazarın gerçekten yazar olmak için yoksulluk çektiği yılların olduğunu öğrenmek beni şaşırtmadı. Bu kadar iyi duygu geçişi için kesinlikle bir yaşanmışlık gerekir, diye düşünmeden edemiyor insan. Neticede kitap tek kelimeyle muhteşemdi.Güle güle Knut Hamsun, hoşgeldin yeni kitap.