İlk kitabın sonunda baba evinden kurtulmak için Nicola ile evlenen Annetta’nın hikayesi, Pantolon İstiyordum 2’de anlatılmaya devam ediyor. Kitabın arkasında yazan şu cümleler aslında her şeyi anlatıyor: Genç kızın “genç kız” olmasını zorla engelleyen, onu durmadan yaralayan “baba evi”; kadının “kadın” olmasını istemeyen “koca”… Aslında sadece evi değişmişti Annetta’nın, gördüğü muamele ise aynıydı. Artık sadece babası tarafından değil, eşi tarafından da aşağılanacak ve dayak yiyecekti. Yine kitabın arka kapağında yer alan “Yargılayan, mahkum eden, acımasız bir infaz öyküsü… İnsanın “adam” olamayışının öyküsü…” cümlesi, kadınların verdiği mücadelenin başarı ile sonuçlanacağına dair umudumu kırsa da Lara Cardella gibi kadınların var olduğunu ve var olacağını bilmek inancımı korumamı sağlıyor.
Masumiyet Müzesi romanı “ hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum ” cümlesiyle başlar. Bu cümleden biz, roman kahramanının geçmişte yaşadıklarını gözden geçirdiğini ve hayatının bir anının onun en mutlu anı olduğunu düşündüğünü ve büyük bir yanılgı içerisinde o günün aslında onun için ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Çünkü kimse yaşadığı bir
Kitabın girişinde bir ithaf cümlesi karşıladı beni: "Okurdan daha fazlası olan hakiki muhataplara ve kendisi olmaya cesaret eden herkese."
Yazarıyla ilk defa tanışacağım bir kitap için oldukça iddialı bir cümleydi. Acaba neydi bu iddianın temeli?
Yaklaşık 4 gün gibi bir sürede okuduğum bu profesyonel deneme kitabı için ilk önereceğim şey başlamadan önce arkadaki kaynakça kısmına bir göz gezdirmek. Zira yazar olgunlaşmış bir kaynakçayı bize sunarak, kitabının ve tabii ki kendilik cesaretinin kaynaklarını bize açık yüreklilikle sunuyor.
Girişten itibaren dünyanın en büyük kişilik kütüphanesinde gezdiriyor sizi sayfalar. Okudukça verilen örneklemelere, yapılan alıntılara dalıp gidiyor ve deneme kitabı olmasına rağmen sanki bir roman okur gibi yazarın dünyasından çıkamıyorsunuz.
Bazen, daha önce okuduğunuz bir yazara farklı bir gözle bakıyor bazen kendinize yakın bulmadığınız bir yazarın aslında nasıl da sizinle aynı pencereden hayata baktığına şahitlik ediyorsunuz. Öyle veya böyle farklı satırlardan yola çıkarak aynı yola giriyorsunuz. Yollar yollara çıkıyor ve sonunda yeni yollar ve sorularla ve bizatihi kendilikle baş başa kalıyorsunuz. Bırakılıyorsunuz.
Hasılı kelam okuyunuz okutunuz efendim. Son zamanlarda okuduğum en keyifli deneme kitabıydı.
Vesselâm...
Alper Canıgüz ile tanışma kitabımdı. Harika bir tanışma olduğunu söyleyebilirim. İlk cümlesi ile kitap sizi içine alıyor. Kitabın ana karakteri Alper Kamu çok farklı, gizemli, zeki bir karakter. Okurken büyük bir keyifle okudum. Alaycı bir dili var. Yazar ile tanışmadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz. :)