- bitse ne olur,
bitmese ne?-
Evet yeni bir kitap incelemesiyle karşınızdayım. Kimmiş bakalım bu Müzeyyen.
Bir yks öğrencisi olarak şöyle bir örnek vererek başlamak istiyorum. Hani paragraf sorusu çözerken bütün paragrafı baştan sona okumuşsundur ama paragraf bitince " oğlum ben ne okudum ya..." diye kalırsınız ya işte o paragraf sorusu, bu kitap. Kitabın ismi beni kendisine çok çekti ve okumak istedim. Elime aldım ve tedirginlik içinde başladım kitaba. Başladım ve bitirdim. Bitirdim ve bomboş bakakaldım.
"Ben ne okudum ya, konusu neydi ki bunun..?"
İşte o an kitabın son sözü beyninde şak diye beliriverdi. "Bitse ne olur,
bitmese ne?" Ahaa buldum işte dedim. " Okusam ne olur, okumasam ne?"
Gerçekten kitap tam bı boşluk ve hayal kırıklığıydı benim için. Baş karakterimizin kendi içsel (aşırıya kaçan, sokak ağızı ve boş küfürlerle dolu) konuşmalarıyla kitabı okuyoruz. Yaptığı betimlemeleri de içselleştiremedim. Kitapla bütünleşemeden okudum ve bitirdim. Yani konusunu pek anlayamadım, anlatış tarzını pek sevemedim. Yani edebi açıdan kendime de bir şey katamadım. Kitabın incelemesini tam anlamıyla yapacak kadar bile bir şeyler ekleyememişim kendime.
Ah be Müzeyyen neden bıraktın da gittin be adami...