"Babam öldü ve devrim oldu. Eve gidesim yok." Arap baharı hakkında genel kültür edinebileceğiniz, Tunus'daki devrim hakkında az çok bilgi sahibi olabileceğiniz, sık sık altını çizeceğiniz cümlelerin olduğu bir kitap. Hayır, öyle basit aşk romanlarından filan değil, ne münasebet! "neffasati fi'l-u'gad'" yani düğümlere üfleyen
Kitabın bayağı eski bir basımını okudum. Eski olmasının yanı sıra, babamın benim yaşlarımda iken okuduğu bir kitap olunca ayrı bir gönül bağı kurdum.
Şunu söyleyerek başlıyorum sözlerime; cisminden ziyade içeriği asırlara meydan okumuş ve okuyacak bir kitap Seyyid Kutub'un kitabı, ki bunu zayıf ilmimle söyleyebiliyorum.
Aslında "Müslümanlar olarak -en azından bir çoğumuz-nasıl da sadece kalbi bir inançtan ibaret kalmışız." dedim birçok noktada. Keza "İnandığım Allah için ne yaptım şimdiye kadar, ne yapacağım?" diye sordum ara ara.
Özetle kitap "Cihad nedir, cihad ne davasıdır, dava nasıl savunulur?" sorularına cevap verecek şekilde örülmüş. Çok beğendiğim ve "İyi ki okudum." dediğim bir kitap oldu.
Tavsiye ediyorum.
CihadSeyyid Kutub · Dünya Yayınları · 200451 okunma
701- The Engineer of Human Souls - Josef Skvorecky
702- The American Bride - Mario Soldati
703- Yıldızın Saati - Clarice Lispector
704- Süleyman'ın Şarkısı - Toni Morrison
705- The Wars - Timothy Findley
706- Dispatches - Michael Herr
707- Medyum - Stephen King
708- Venüs Üçgeni - Anais Nin
709- Çarın Delisi - Jaan Kross
710- A Flight of Curlews -
Meşhûr Seyyâh'ın yolculuğu ... Bu kez Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyân
Sonra, bu dünyada hayatın gayesi ve hayatın hayatı iman olduğunu bilen bu yorulmaz ve tok olmaz yolcu, kendi kalbine dedi ki:
"Aradığımız zâtın sözü ve kelâmı denilen, bu dünyada en meşhur ve en parlak ve en hâkim; ve ona teslim olmayan herkese, her asırda meydan okuyan Kur’an-ı Mucizü’l-Beyan namındaki kitaba müracaat edip, o ne diyor bilelim. Fakat en evvel, bu kitap bizim Hâlıkımızın kitabı olduğunu ispat etmek lâzımdır" diye taharrîye başladı.......Kur’ân’ın vech-i i’câzını ve hak kelâmullah olduğunu ispat etmek cihetini Risaletü’n-Nur’a havale ederek, yalnız bir kısa işaretle, büyüklüğünü gösteren birkaç noktaya dikkat etti.(6)
****
Dördüncü Nokta: Kur’ân öyle hakikatli bir halâvet göstermiş ki, en tatlı bir şeyden dahi usandıran çok tekrar, Kur’ân’ı tilâvet edenler için değil usandırmak, belki kalbi çürümemiş ve zevki bozulmamış adamlara tekrar-ı tilâveti halâvetini ziyadeleştirdiği, eski zamandan beri herkesçe müsellem olup darb-ı mesel hükmüne geçmiş.
Hem öyle bir tazelik ve gençlik ve şebâbet ve garabet göstermiş ki, on dört asır yaşadığı ve herkesin eline kolayca girdiği halde, şimdi nazil olmuş gibi tazeliğini muhafaza ediyor. Her asır, kendine hitap ediyor gibi bir gençlikte görmüş. Her taife-i ilmiye, ondan her vakit istifade etmek için kesretle ve mebzuliyetle yanlarında bulundurdukları ve üslûb-u ifadesine ittiba ve iktida ettikleri halde, o, üslûbundaki ve tarz-ı beyanındaki garabetini aynen muhafaza ediyor.