Mısır ülkesinde köleler yıllar boyu, hiç makine olmaksızın kral mezarları inşa etmişti. Günümüzde ise Avrupa'nın işçileri yıllar boyu, önlerinde makineler, kişisel servetler inşa ediyor. İlerleme mi bu? Olabilir. Fakat kimin için?
Bizler birlikte yaşıyoruz, birbirimizi etkiliyor ve tepki gösteriyoruz; ama her zaman ve her koşulda kendi başımızayız. Şehitler savaş alanına el ele girerler; tek başlarına çarmıha gerilirler. Birbirlerine sarılmış aşıklar bireysel coşkularını umutsuzca tek bir yüce benlik halinde kaynaştırmaya çalışırlar; ama boşunadır. Doğası gereği vücut bulmuş her ruh tek başına acı çekmeye ve zevk almaya mahkumdur. Duyular, duygular, içgörüler, hayaller.. Bütün bunlar özeldir; sembollerle ve ikincil ellerin aracılığı olmadan iletilemez. Deneyimler hakkında bilgi alışverişinde bulunabiliriz ya da bilgi toplayabiliriz; ama deneyimlerin kendilerini değil. Aileden ulusa her insan grubu bir ada-evren teşkil eder.
"İnsanların aynı şeylere baka baka artık kör olduklarını düşünürüm bazen; aralarında yaşayıp gittiğimiz halde bizi bir türlü göremediklerini, görseler bile tanıyamadıklarını ya da başka birileri zannettiklerini düşünür de hepimiz için üzülürüm. Yazık derim şu insanlığa, ah ne kadar yazık.."
"...kendi kendimizi hiçbir zaman sevmeden
ayakkabı ve şapkalarımızdan bile nefret ederek
birbirimizi severiz, yapmacıklı, yapmacıklı
ellerimiz açık mavi ve nazik
gözlerimiz berbat itiraflarla dolu."
"Gerçeği arıyorum. O, bir çeşit şiirsel gerçek olmalı ve yalnızca bir olay değil; çünkü sizin başınıza gelen her şeyin arkasında başka bir gerçek vardır; yaşam sır dolu."
Hemen hemen bütün yaşamımızı sersemce meraklar uğruna harcarız. Buna karşılık öyle şeyler vardır ki insanların meraklarını en yüksek düzeyde kamçılaması gerekirdi; oysa yaşayışlarına bakınca bu şeylerden hiç mi hiç esinlenmediklerini görürüz.
Birbirine benzerdi
Mevsimlerin bahçelere getirdiği renk
Evlere getirdiği telaş, sevinç, keder..
Yaşamak ağır bir suydu, zamanın
Ve toprağın derin ırmağında
Sürükleyerek bir nice hayatı ince kıvrımlarında
Akar, akardı..